5846 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/7841 Esas 2015/8450 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/7841
Karar No: 2015/8450
Karar Tarihi: 10.12.2015

5846 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/7841 Esas 2015/8450 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Adana 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir davada, sanık hakkında 5846 Sayılı Kanuna aykırılık suçu ile dava açılmıştır. Dosyada yapılan incelemede, delillerin hukuka uygun şekilde toplanması zorunlu olduğu ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin diğer delillerin geçerliliğini koruduğu belirtilmiştir. Sanığın arama işleminin içeriğine herhangi bir itirazının olmadığı, mahkeme huzurundaki beyanı ve hükmün münhasıran arama sonucu elde edilen delile dayanmadığı görülmüştür. Vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı belirtilen kararda, sanığın ileri sürdüğü nedenlerin yerinde görülmemiş olduğu ve suçun kanuni bağlamda uygulandığı ifade edilmiştir. Kararda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 230. maddesi de referans gösterilerek, hukuka uygun şekilde verilen arama kararının yerine getirilmemesi nedeniyle kararın isabetsizlik arz etmediği belirtilmiştir. Kanun maddeleri olarak, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 230. maddesi örnek verilmiştir.
19. Ceza Dairesi         2015/7841 E.  ,  2015/8450 K.
"İçtihat Metni"

Tebliğname No : 7 - 2012/272405
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 10/10/2012
NUMARASI : 2012/177 (E) ve 2012/936 (K)
SUÇ : 5846 Sayılı Kanuna Aykırılık
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Ceza Muhakemesinin amacı; sosyal düzenin korunması ile kişilerin hak ve özgürlüklerine saygı arasında bir denge kurulması suretiyle hukuken geçerli kanıtlarla hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır.
Ceza Muhakemesi hukukumuz ""delil serbestliği"" ilkesini benimsemiş, delilleri değerlendirmede de hakime tam bir serbestlik tanınmıştır. Delillerin hukuka uygun yöntemlerle toplanması zorunludur.
Delillerin bir ya da bir kaçının hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmesi hukuka uygun yöntemle elde edilen diğer delillerin yok sayılmasını gerektirecek midir?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde sunulan kanıtların kabul edilebilir olup olmadığına karar verme usulünü gösteren ve hangi kanıtların kabul edilebilir olduğunu, hangilerinin kabul edilemez olduğunu belirleyen bir kural olmadığı gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de “ İç hukukta yeterli hukuki temeli bulunmadan veya hukuka aykırı vasıtalar kullanılarak elde edilmiş materyallerin yargılamada kanıt olarak kullanılması kural olarak, başvurucuya gerekli usulü güvencelerin sağlanmış olması ve materyelin baskı, zorlama ve tuzak gibi yargılamayı lekeleyebilecek nitelikli ve kaynaklı olmaması şartıyla, sözleşmenin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki adil yargılanma standartlarına aykırılık oluşturmaz ” ( Chalkley/ Birleşik Krallık [kk] B.No: 6383/100, 26.09.2002)
Bir delilin, diğer yan delillerle desteklenmemiş olması, mutlak suretle adil yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturmaz. Mahkemece hükme esas alınan bir delilin çok kuvvetli olması ve güvenilirliği konusunda herhangi bir risk bulunmaması, destekleyici delillere olan ihtiyacın yoğunluğunu azaltır. Buna karşılık gücü ve güvenilirliği konusunda birtakım şüpheler bulunan bir delilin, suçun sübutu konusunda ulaşılan vicdani kanaat bakımından belirleyici olması halinde, bu durum hakkaniyete uygun yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturabilir ” (Güllüzar Erman, B. No: 2012/542 04.11.2014) şeklinde kararlar vermiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 230. madde 1. fıkra (b) bendinde ""mahkumiyet hükmünün gerekçesinde dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller ayrıca ve açıkça"" gösterilir denilmek suretiyle hukuka uygun yöntemlerle elde edilen diğer delillerin geçerliliğini koruyacağı benimsenmiştir.
Temyiz davasına konu olayda kanuna uygun olarak verilen arama kararının yerine getirilmesi sırasında o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi hazır bulundurulmamış ise de, sanığın arama işleminin içeriğine herhangi bir itirazının bulunmaması,mahkeme huzurundaki beyanı ve hükmün münhasıran arama sonucu elde edilen delile dayanmaması karşısında suçun sübutuna ilişkin yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun"da öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından, sanığın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 10.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara