Esas No: 2014/4207
Karar No: 2016/8024
Karar Tarihi: 27.10.2016
Güveni kötüye kullanma - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/4207 Esas 2016/8024 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : TCK"nın 155/1, 43/1, 52/2 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
Güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, o yer Cumhuriyet savcısı ve sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın, pazarlama elemanı olarak çalıştığı katılana ait işyerinden ayrıldıktan sonra, para tahsil etme yetkisi varmış gibi davranıp, katılanın daha önce ürün sattığı müşterilerinden para tahsil ederek karşılığında işyerinden ayrılmadan önce aldığı tahsilat makbuzlarını verdiği iddia edilen olayda;
Sanığın savunmalarında, katılana ait işyerinde pazarlama ve tahsilat işlerine baktığını, maaşını düzenli olarak alamaması nedeni ile işten ayrılmak istediğini, katılan ile görüşüp alacak vereceği hesapladıklarını, katılanın son olarak satış yaptığı müşterilerden tahsilat yapmasını istediğini, kendisinin de işyerlerini gezerek tahsilatı yaptığını, maaş alacağı olan parayı da katılanın bilgisi dahilinde bu tahsilatlardan aldığını, alacak verecek kalmaması üzerine 22/02/2011 tarihinde ilişiğini keserek işten ayrıldığını, işten ayrıldıktan sonra hiçbir müşteriden tahsilat yapmadığını beyan etmesi, katılanın ise sanığın 15/02/2011 tarihinde işten ayrılıp, yanında izinsiz olarak götürdüğü tahsilat makbuzları ile 16/02/2011, 21/03/2011 ve 11/04/2011 tarihlerinde müşterilerden tahsilat yaptığını ve bu paraları uhdesinde tuttuğunu iddia etmesi karşısında; sanığın işten ayrıldıktan sonra para tahsil etme yetkisi bulunmadığı halde, halen katılanın yanında çalışıyormuş gibi davranarak müşterilerden para tahsil ettiğinin sübut bulması halinde, eylemin para tahsilatı yapılan mağdur sayısınca dolandırıcılık suçunu oluşturacağı da gözetilerek, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti ve suç vasfının tayini bakımından, sanığın hangi tarihte işten ayrıldığının kesin olarak tespit edilmesi, gerekirse bu hususta aynı işyerinde sanıkla birlikte çalışan diğer kişilerin tanık olarak beyanlarına başvurulması, katılan tarafından ibraz edilen ve sanığın tahsilat yaptığı müşterileri gösteren listede yer alan.... A.Ş yetkilisi ..."nın oğlu ..."nın, ...Alışveriş Merkezi yetkilisi ..."ın, ... Şarküteri yetkilisi ..."nin ve ... Şti. yetkilisinin tanık sıfatıyla beyanlarına başvurularak, sanığın katılana ait şirket adına kendilerinden para tahsilatı yapıp yapmadığının, yapmış ise hangi tarihte ödeme yaptıklarının sorulması ve varsa ödeme yaptıklarına dair tahsilat makbuzlarının temin edilmesi, gerekli görüldüğü takdirde katılanın şirketine ait defter, belge ve kayıtlar ile temin edilecek tahsilat makbuzlarının alanında uzman bilirkişi/bilirkişilere tevdii edilerek, sanığın uhdesinde para bulunup bulunmadığı hususunda inceleme yaptırılmasından sonra, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.