Esas No: 2011/10728
Karar No: 2011/9971
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10728 Esas 2011/9971 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KARAMÜRSEL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2011
NUMARASI : 2010/509-2011/95
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalıların kayden malik oldukları 2 parsel sayılı taşınmazın 1.223,64 m2"sinin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek, bu kısmın tapusunun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın reddine dair verilen karar, Dairece, “...5841 Sayılı Yasa uyarınca hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak, dava açıldığı tarihte davacının davasında haklı olması sebebi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulması gerektiği halde yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı” hususlarına değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca işlem yapılarak 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa hükmü gereğince hak düşürücü süreden davanın reddine, 6099 Sayılı Yasa gereğince yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden davalının sorumlu tutulmamasına karar verilmiş olması karar tarihi itibariyla doğru ise de, 5841 Sayılı Yasanın, Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih, 2009/31 Esas, 2011/77 Esas sayılı kararı ile iptal edildiği ve iptal hükmünün 23.07.2011 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği anlaşılmaktadır.
Öyle ise; kesin hüküm halini almamış ve usuli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse de, Anayasa Mahkemesinin anılan kararı karşısında mahkemece 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararı doğrultusunda inceleme yapılması zorunlu hale gelmiştir. Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.
Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 06.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.