Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/8099 Esas 2011/9879 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/8099
Karar No: 2011/9879

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/8099 Esas 2011/9879 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/8099 E.  ,  2011/9879 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 17/12/2010
    NUMARASI : 2009/281-2010/417

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, 2038 parsel sayılı taşınmazın paydaşı olup kendisinin kullandığı yerlerin belli olduğunu, davalıların miras bırakanı B. Ç."nin kendisinin üvey oğlu olup taşınmaz üzerindeki ev ve arsanın bir bölümünü kullanmasına izin verdiğini, ancak taşınmazı boşaltmalarını istediği halde davalıların işgallerini sürdürdüğünü ileri sürüp, elatmanın önlenmesi, taşınmaz üzerindeki ev ve ağaçların kal"ini ve ecrimisil istemiş, yargılama sırasında yıkım yönünden talebini atiye bırakmıştır.
    Davalılar, dava konusu taşınmaz üzerindeki ev ve bunu çevreleyen arsanın davacı tarafından miras bırakanları B."e 18.3.1987"de muhtar senedi ile haricen satıldığını ve zilyetliğinin teslim edildiğini, satış bedelinin davacıya ödendiğini, davacının sözleşme ile taahhüt ettiği tapuyu vermediğini bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davalıların iyiniyetli zilyet oldukları ve davacının bina ve ağaç bedelini depo etmekten kaçındığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesi talebinin reddine, ihtarnameden sonra muvafakatın geri alındığı gerekçesiyle ecrimisil talebinin kabulüne karar  verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. ...  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, paylı mülkiyet üzere olan taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, muhdesat bedellerinin davacı tarafından yatırılmadığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesi isteğinin reddine karar  verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 2038 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu ve davacı ile dava dışı kişilerin taşınmazda paydaş bulundukları, davalıların taşınmazda mülkiyetten ve kayıttan kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı, ancak taşınmazı kullandıkları anlaşılmaktadır.
    Davacı, paydaşlar arasında harici taksim yapılarak taşınmazın kullanımı bakımından fiili durumun oluştuğunu ve çekişmeli yerin kendisine bırakıldığını, üzerindeki evle birlikte bahçenin kullanılmasına davalı tarafa muvafakat ettiğini, ihtar keşide etmesine karşın davalıların taşınmazı terk etmediklerini bildirerek eldeki davayı açmış ve davalı taraf ise çekişmeli yerin miras bırakanları Bilal tarafından davacıdan haricen satın alındığını, üzerine muhdesatlar yaptıklarını, harici satış bedelinin davacıya ödendiği halde davacının tapuyu devretmediğini savunmuştur.
    Gerçekten de; davalıların dosyaya ibraz ettikleri 18.3.1987 tarihini taşıyan "SENETTİR" başlığını taşıyan belgede; üzerinde ev bulunan yerle birlikte arsanın davalıların miras bırakanı Bilal"e satılarak belirlenen harici satış bedelinin davacı tarafından tahsil edildiği belirtilmekte ise de, aynı tarihi taşıyan ve ilk belgeden sonra düzenlendiği anlaşılan  "SENETTİR, NOT, TAPU KADAR GEÇERLİDİR" başlığını taşıyan belgede; taşınmaz satış bedelinin davalıların miras bırakanı tarafından ödenmediği belirtilmiştir. Taraflarca, anılan belgelerin altındaki imzalar bakımından sıhhati yönünden bir iddia ve savunma ileri sürülmemiştir.
    O halde, anılan belgelere değer  verilmesi gerekeceğinde kuşku yoktur.
    Hemen belirtilmelidir ki, tapulu olan taşınmazların T.M.K."nun 706, B.K. 213., 2644 sayılı Tapu Kanununun 26 ve Noterlik Kanununun 60.maddeleri hükmü uyarınca resmi şekilde yapılmayan satışlarına hukuken değer verilemez. Ancak, 1940 tarih, 2/77 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca satıştan kaynaklanan tahsil edilen bir bedel var ise bu bedel satın alana ödeninceye kadar satın alanın taşınmazı alıkoyma hakkının bulunacağı kuşkusuzdur. Esasen, B.K."nun 81.maddesi hükmü uyarınca da, kendisi edimini ifa etmeyen kimsenin karşı taraftan edimini yerine getirmesini isteyemeyeceği de sabittir.
    Öte yandan, gerek muvafakatla taşınmazı kullanan ve gerekse harici satışa dayalı olarak kullanan kimselerin kötü niyetli olamayacağı, taşınmazın kullanımı sırasında satın alan veya muvafakatla oturanın yapmış oldukları faydalı ve zorunlu masrafların tespit edilmesi halinde 4721 sayılı M.K."nun 994.maddesi hükmü uyarınc bu giderleri, yani faydalı ve zorunlu giderleri muhatap oldukları bir elatma davasında def"i yoluyla talep edebilecekleri tartışmasızdır.
    Somut olaya, bu ilkeler çerçevesinde bakıldığında, özellikle, haricen düzenlenen sonraki belgenin kapsamından, davalıların miras bırakanı Bilal"in harici satış bedeli olarak bir bedel ödemediği açıktır.
    O halde, satışın esaslı unsurlarından olan bedel ödenmediğine göre taraflar arasında gerçek manada bir harici satış olgusunun varlığı kabul edilemez. Öyleyse, davacının davalılara kullanım konusunda muvafakat ettiği ididası doğrudur. Ayrıca, anılan senetlerin içeriğinden çekişmeli yer üzerinde bulunan binanın önceden yapıldığı ve bina ile birlikte satışa konu edildiği senetlerde belirtildiğine göre, binanın yapımının davalı tarafa ait olmadığı da sabittir. Çekişmeli bölüm üzerindeki ağaçların kimin tarafından dikildiği ve yetiştirildiği hususuna gelince; teknik bilirkişi raporunda ağaçların yaşlarını keşif tarihi itibariyle 2 ila 23 olarak belirtmiştir. Davalı, tarafın taşınmazı kullanmaya başladığı 1987 tarihi gözetildiğinde ağaçların davalı tarafça dikilerek yetiştirildiği anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca, T.M.K."nun 994.maddesi hükmü gereğince meyve ağaçları yönünden tespit edilecek meblağın davalı tarafa ödenmesi için mahkeme veznesine yatırılması konusunda usulüne uygun olarak önel veya kesin önel verilmesi, gereği ifa olunduğu takdirde elatmanın önlenmesi isteğinin de kabul edilmesi, aksi takdirde bu istek bakımından davanın reddine karar  verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacının, temyiz  itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.10.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


     

    Hemen Ara