Esas No: 2011/8153
Karar No: 2011/9852
Karar Tarihi: 05.10.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/8153 Esas 2011/9852 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KIRŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2011
NUMARASI : 2010/123-2011/156
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, maliki olduğu 5 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümü ölünceye kadar bakım koşulu ile davalıya temlik ettiğini, davalının bakım yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi .. .. raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü: Dava, akte aykırılık hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; 1086 sayılı HUMK nun 388, 6100 sayılı HMK."nın 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne varki, uygulamada 1086 sayılı HUMY."nın 381.maddesinin son fıkrası 6100 sayılı HMY."nın 294. maddesinin getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.İşte bu gibi hallerde tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda davanın reddine ve dava tarihinden itibaren davacı lehine kaydı hayat şartı ile aylık 200 lira irat bağlanmasına şeklinde hüküm kurulduğu halde gerekçeli kararda davanın reddine şeklinde hüküm kurularak kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün l0.4.l992 gün, 1992/7 Esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere (6100 sayılı HMK."nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMY"nın) 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.