Esas No: 2011/10894
Karar No: 2011/9677
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10894 Esas 2011/9677 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA 20. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/06/2010
NUMARASI : 2008/185-2010/271
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, paydaşı olduğu 36684 ada 5 parsel sayılı taşınmazına davalının gecekondu inşa etmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve yıkım isteminde bulunmuştur.
Davalı, müdahalenin imar uygulaması ile oluştuğu ve tapu tahsis belgesinin bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulü ile depo edilen bedelin davalıya ödenmesine, ecrimisil isteminin reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.02.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ..... ile yine temyiz eden vekili Avukat....... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ...... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, imar parseline el atmanın önlemesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 36684 ada 5 parsel sayılı taşınmazda davacının imar uygulaması sonucu dava dışı şahısla birlikte paydaş kılındığı, imar öncesinde ihdasen Ankara Belediyesi adına tescil edilen 3626 ada 1 nolu parselin, Mamak Belediyesine devredilerek davalıya bu taşınmazda tapu tahsis belgesi verilerek 400 m2"lik bölümün özgülendiği, bu yer üzerindeki bina adresinin ".. Sokak No:.." olarak tanımlandığı, sözü edilen yerin davaya konu 36684 ada 5 nolu imar parselinde kaldığı, tapu tahsis belgesinden açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda olayda 3194 Sayılı Yasanın 18. Maddesinin uygulanması gerekeceği kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne varki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Hal böyle olunca, yıkımı istenen muhtesatın kaim bedelinin mahkeme veznesine depo edilmesi önel ve kesin önele rağmen yatırılmazsa davanın reddedilmesi zorunludur.Anılan bedel yatırıldığı takdirde el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulü, her iki halde ecrimisil isteğinin reddi, binanın davacının imar uygulaması ile paydaş kılındığı taşınmazda kalması davalının iradesi dışında oluşan idari karara dayandığından yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve davacı yararına Avukatlık Ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi, ağaçların imar mevzuatı açısından yapı sayılmayacağının göz ardı edilerek ağaç bedellerinin de kabul kapsamına alınması isabetsizdir.
Tarafların bu yöne ilişkin temyiz itirazaları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 Sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 03.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.