Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 5 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki kat irtifakı kurulu binanın ortak alanına davalının müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı, çekişmeli bölümün kayınvalidesine ait olduğunu, mülkiyetinin tespiti için dava açıldığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddiaların subut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, kat mülkiyeti kurulmuş bulunan taşınmazdaki binada ortak yere elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden davacının kat maliki olduğu halde, davalının taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı ancak taşınmazdaki ortak yeri kullandığı anlaşılmaktadır.
İddiaya karşı davalı çekişmeye konu edilen binanın ortak yerini kat malikleri ile birlikte yaşadığı kayın validesi arasında yapılan sözleşme uyarınca yapılan tadilat nedeniyle kullanıldığını savunmuştur.
O halde, davalı savunmasının, binada kat mülkiyeti kurulu olduğuna göre, 634 sayılı yasanın 16 ve 19.,45. maddesi hükümleri gözetilerek değerlendirilmesi gerektiği bir başka ifade ile geçerli bir kullanımın varlığının kabul edilebilmesi için anılan ve özel nitelik taşıyan bu düzenleme çerçevesinde çekişmenin giderilmesinin gerektiği tartışmasızdır.
Hemen belirtilmelidir ki, 634 sayılı yasaya 2814 sayılı yasa ile eklenen (Ek.1) maddesinde aynen" Değeri ne olursa olsun Kat Mülkiyeti Kanununun uygulamasından doğan her türlü uyuşmazlıkların çözümünde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olacağı hükmü öngörülmüştür.Öyleyse, taraflar arasındaki çekişmenin çözümünde görevli olan mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu göz ardı edilerek işin esası bakımından yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Bilindiği üzere, görev kaidesi kamu düzeniyle ilgili olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gereken bir kuraldır.
Hal böyle olunca, davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince bu yöne hasren BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.