Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/7165 Esas 2011/9507 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/7165
Karar No: 2011/9507
Karar Tarihi: 28.09.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/7165 Esas 2011/9507 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, kayden davalıya ait taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığını ileri sürerek, tapu iptal ve terkin ile varsa muhdesatın yıkımına karar verilmesini istemiştir. Davalı ise davanın reddini savunmuştur. Önceden yerel mahkemece kurulan hükmün temyizi üzerine yürülüğe giren kanun hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddi doğru olsa da, uzman bilirkişiler aracılığıyla mahallinde keşif yapılarak taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kalıp kalmadığının saptanması gerektiği ve tarafların haklılık durumları dikkate alınarak yargılama giderleri ile avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği Dairece belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur. Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, kesinleşmemiş hüküm halini almış olan kararın doğru olduğu düşünülemeyeceği belirtilmiştir. Sonuç olarak, uzman bilirkişiler aracılığıyla mahallinde keşif yapılarak taşınmazın kıyıda kalıp kalmadığının saptanması gerektiği belirtilen davada, hüküm kurulması doğru olmadığından davacının temyiz itirazları kabul edilerek mahkeme kararı bozulmuştur.
Kanun maddeleri: 3621 sayılı Yasa, 5841 sayılı Yasa, HUMK'nun 428. maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2011/7165 E.  ,  2011/9507 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : MARMARİS 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 23/03/2011
    NUMARASI : 2010/330-2011/110

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kayden davalıya ait 91 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar  çizgisine göre kıyıda kaldığını ileri sürerek, tapu iptal ve terkin ile varsa muhdesatın yıkımına karar  verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece;"... kıyı kenar çizgisinin saptanması, tarafların haklılık durumlarına göre tüm yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulması" gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın esastan reddine dair karar kesinleşmiş olduğundan, bu hususta hüküm kurulmasına yer  olmadığına karar  verilmiştir.
    Karar, davacı vekilince süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
     Dava, 3621 sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve taşınmazın sicil kaydının kütükten terkini ile muhtesatın yıkımı isteklerine ilişkindir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; önceden yerel mahkemece kurulan hükmün temyizi üzerine 14.03.2009 tarihinde yürülüğe giren 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddinin doğru olduğu, ancak  uzman bilirkişiler aracılığıyla mahallinde keşif yapılarak taşınmazın 28.11.1997 gün, 5/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararı doğrultusunda belirlenecek kıyı-kenar çizgisine  göre  kıyıda  kalıp kalmadığının saptanması ve tarafların haklılık durumları dikkate alınarak yargılama giderleri ile avukatlık ücretine hükmedilmesi gereğine değinilerek bozulmuştur.
    Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve 23.7.2011 tarihinde de resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
    Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve usuli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse de, Anayasa Mahkemesinin iptal ve yürürlüğünün durdurulması, kararından sonra doğru olduğu söylenemez.
    Hal böyle olunca; uzman bilirkişiler aracılığıyla mahallinde keşif yapılarak taşınmazın 28.11.1997 gün, 5/3 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı doğrultusunda belirlenecek kıyı-kenar çizgisine  göre  kıyıda  kalıp kalmadığının saptanması, sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması  doğru değildir.
    Davacı Hazinenin, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

    Hemen Ara