Esas No: 2011/7396
Karar No: 2011/9434
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/7396 Esas 2011/9434 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : AKÇAABAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2010
NUMARASI : 2010/122-2010/361
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı adına kayıtlı 118 parsel sayılı taşınmazın, kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, kıyıların özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmının tapusunun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; yargılama giderleri yönünden bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 3402 Sayılı Yasa’nın 12/3. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine ,yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava; tapu iptal ve kayıt terkini isteğine ilişkin olup, yerel mahkemece son kurulan hükmün temyizi üzerine; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddinin doğru olduğu, ancak tarafların haklılık durumu saptanarak oluşacak duruma göre yargılama giderlerinin ve bu giderlerden sayılan Avukatlık ücretinin hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu görülmektedir.
Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 esas-2011/77 karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve karar resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibariyle doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153. maddesine göre "iptal kararı geriye yürümez ise de, 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer."Öyleyse ,davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer.Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.
Davacı Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.