Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/8545 Esas 2011/9252 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/8545
Karar No: 2011/9252

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/8545 Esas 2011/9252 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/8545 E.  ,  2011/9252 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : MARMARİS 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 22/12/2010
    NUMARASI : 2010/373-2010/592

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, davalıların miras bırakanı Ü.K."nun kayden malik olduğu 61 parsel sayılı taşınmazın 83,40 m2"lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek, bu kısmın tapusunun iptali ile üzerindeki muhdesatın yıkımına karar verilmesini istemiştir.
    Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, 5841 Sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. 
     Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali, terkin ve yıkım  isteklerine ilişkin olup mahkemece, 5841 sayılı Yasa  uyarınca  10 yıllık  hak düşürücü  sürenin  geçirildiği  gerekçesiyle  davanın  reddine  karar  verilmiştir.
    Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve 23.07.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak  yürürlüğe girmiştir.
    Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve usulü kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153. Maddesine  göre  iptal  kararı   geriye yürümese de  12.03.1969  gün ve  1/3 sayılı İçtihadı  Birleştirme  Kararının  gerekçe   bölümünde  belirtildiği üzere  iptal, kesin şekilde  çözüme  bağlanmış  uyuşmazlıkları etkilemez, ancak henüz  anlaşmazlık  hali  devam    ediyorsa iptalin   kapsamına  gireceği  kuşkusuzdur. Bu  durumda  davanın  hak  düşürücü  süreden reddine  ilişkin   kurulan  kararın  Anayasa Mahkemesinin  anılan  iptal  kararından sonra  doğru  olduğu  söynemez, Zira  kamu  düzeninin  söz   konusu  olduğu bütün  haller istisnanın  kapsamına girer.
    Hal böyle  olunca, işin  esasının 28.11.1997  tarih 5/3  sayılı  İçtihadı  Birleştirme  Kararına  göre  değerlendirilmesi davanın  kısmen ya  da  tamamen kabulü  halinde de 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesiyle  3402 Sayılı Yasanın 36.maddesi hükmüne bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulup tutulamayacağının değerlendirilmesi  bakımından karar  bozulmalıdır.
    Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.09.2011  tarihinde  oybirliğiyle  karar  verildi.

    Hemen Ara