Esas No: 2011/4008
Karar No: 2011/8457
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4008 Esas 2011/8457 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : EDREMİT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2010
NUMARASI : 2010/467-2010/702
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, paydaşı oldukları 320 sayılı parseli davalının işgal ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, taşınmazı kiracı sıfatıyla kullandığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin mahkeme kararı Dairece, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki nedeniyle bozulmuş; mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 13.07.2011 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat İ. H. ile temyiz edilenler vekili Avukat U. Ç.geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Getirtilen çap kaydından, dava konusu 320 parsel (12282 m2. fabrika ve müştemilatı) sayılı taşınmazın 1/5 payının davacı L. E., 3/5 payının davacı Y.E. ve 1/5 payının da dava dışı F. Y. D. adlarına paylı biçimde kayıtlı bulunduğu görülmektedir.
Davacılar, paydaşı oldukları 320 sayılı parseli davalının işgal ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Davalı ise, taşınmazı kiracı sıfatıyla kullandığını belirtip davanın reddini savunmuş ve bu konuda davacıların kendisine gönderdiği 15.08.2002 tarihli ihtarname suretini ibraz etmiştir.
Bilindiği üzere, özel yasa hükümleri saklı kalmak koşuluyla, gerek taşınır gerekse taşınmaz mallara ilişkin kira sözleşmelerinin geçerli olması hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Kira sözleşmeleri yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi zımni (üstü kapalı) olarak da vücuda getirilebilir.
Esasen davalının ibraz ettiği 15.08.2002 tarihli belgeden de, taraflar arasında çekişmeli taşınmazla ilgili bir kira ilişkisinin kurulduğu anlaşılmaktadır.
Nitekim, mahkemece de kira ilişkisinin varlığı kabul edilmiş, ancak sözleşmenin uzatılmadığı ve sona erdiği benimsenmek suretiyle el atmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmiştir.
Ne varki, sözleşmenin hitam bulup bulmadığının açılacak bir tahliye davasında tartışılması ve davacının kira ilişkisinden kaynaklanan haklarının 6570 Sayılı Yasa"da öngörülen hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, eldeki davada fuzuli işgal iddiasının dinlenebilme olanağı bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının, temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 20.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.