Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 15.2.2008 tarihinde babasının temliki ile malik olduğu 6 parça taşınmazını aynı gün daha sonraki yevmiyeli işlemle davalı kardeşine satış suretiyle devretmiş olduğnu 2009 yılı Ekim ayında öğrendiğini, işlemin esaslı hataya düşürülerek ve davalının hilesi sonucu yapıldığını, akdi okumadan imzaladığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın yasal süre içinde açılmadığını, çekişmeli taşınmazları bedeli karşılığında satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, hata ve hile olgularının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.07.2011 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat B. A. ile temyiz edilen vekili Avukat S.T. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, hata ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların babası olan dava dışı A.nin 15.02.2008 tarih ve 1370 yevmiye nolu işlemle, dava konusu 1073, 1261, 1457, 1471, 1660, 1816 parsel sayılı taşınmazları davacı oğluna, 6 adet parselini de davalı oğluna temlikinden sonra, aynı gün 1372 yevmiyeli işlemle de davacının, temellük etmiş olduğu çekişmeli parselleri satış suretiyle davalı kardeşine devrettiği görülmektedir.
Davacı; davalı tarafından dikkatsizliği ve bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşürülerek işlemin gerçekleştirildiğini, anılan işlemi bilmeksizin ve kardeşine olan güvenine binaen resmi senedi okumadan imzaladığını, temlikten Ekim 2009 tarihi itibariyle haberdar olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B.K"nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın
kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olaya gelince; davacının edindiği taşınmazları aynı gün iki yevmiye sonra ve 6 parça parseli bir anda davalıya temlik etmesinin geçerli bir nedeninin bulunması icap eder. Oysa, böyle bir nedenin varlığı iddia edilmiş ve kanıtlanmış değildir. Gerçekten de, böyle bir temlik işlemi düşünülseydi, baba A.tarafından anlaşma uyarınca doğrudan davalıya temliki sağlanabilir ve iki ayrı alım satım vergisi ödeme gibi bir külfet altına girilmezdi. Öte yandan, davada dinlenilen anne ve babanın müşahhas ve somut olaylara dayalı ifadeleri ile de, davacının hileye düşürüldüğü anlaşılmaktadır.
O halde, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Davacının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 15.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.