Esas No: 2011/4279
Karar No: 2011/8347
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4279 Esas 2011/8347 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BOLVADİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2010
NUMARASI : 2005/83-2010/515
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı Hazine, davalı şirketin 8030 m²"lik devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yeri 14.1.1991 tarihli Ocak İşletme İzin Belgesiyle taş ocağı olarak kullanmaya başladığını, 22.2.1994 tarihli Mıcır Ocağı İşletme İzin Belgesi ile kullanma izninin devam ettiğini ve İl Özel İdaresince yapılan sözleşmenin 22.2.1999 tarihinde sona erdiğini, davalı şirketin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından aynı yer için 29.12.1995 tarihli 10 yıl süreli mermer işletme ruhsatı aldığını, ancak taşınmaza haksız elatarak taş ocağı olarak kullanmaya devam ettiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi, eski hale iade, yıkım ve 22.2.1999 tarihinden itibaren 26.5.2004 tarihine kadar toplam 716.028.90.-TL"lık tazminat istemiştir.
Davalı, mermer çıkarma faaliyeti sırasında elde edilen paralar dışında taş çıkarma gibi bir eylemi olmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece;”eksik araştırma ile karar verilmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, malzemelerin alındığı sahanın tapu kaydı kapsamında kaldığı, kırma taş bedelinin davalıdan tahsili gerektiği” gerekçeleri ile elatmanın önlenmesi ve yıkım taleplerinin reddine, tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı vekilleri tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.07.2011 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat M.B.Ç. ile diğer temyiz eden Hazine vekili Avukat Ö. B. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Afyon İl Özel İdaresi tarafından 14.1.1991 tarihli ruhsatla belirlenen 8030 m² alanda taş ve kum ocağı istihracı amacıyla davalı şirkete ruhsat verildiği, anılan ruhsat süresinin sona ermesinden sonra 22.2.1994 tarihinde sözleşmenin beş yıl süre ile yenilendiği, bu sözleşmenin 22.2.1999 tarihinde sona erdiği, ancak taş ve kum ocağı işletme ruhsatı süresi içerisinde davalının bu kez 29.12.1995 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından 29.12.1995 tarih, 4829 sayı ile 53.500 m²"lik alanda mermer ocağı işletmek üzere
işletme ruhsatı aldığı anlaşılmaktadır. Önceden verilen taş ve kum ocağı işletme ruhsatı alanının sonradan verilen mermer işletme ruhsatı alanı kapsamında kaldığı; davalının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından aldığı mermer işletme ruhsat alanı içerisinde sadece mermer üretimi faaliyetini sürdürmesi gerekeceği 22.2.1999 tarihinden sonrası itibariyle 3213 sayılı Maden Kanununda öngörüldüğü üzere işletme faaliyetinin zaruri sonucu olarak ortaya çıkarılan yan ürünleri (pasaları) değerlendirebilmesi dışında anılan sahada taş ve kum üretiminde bulunma olanağına sahip olmadığı dosya içeriği ile sabittir.
Diğer taraftan, yargılama sürerken, çekişmeli taşınmazın bir kısmının davalı ve dava dışı kişiler adına tescil edilen çap kayıtları kapsamında kaldığı da saptanmıştır.
Nitekim, yukarıda açıklanan hususlar Daire bozma ilamında vurgulanmış, hüküm bilirkişi raporları arasındaki çelişkiden ve yeni oluşan çap kayıtları nedeniyle araştırma eksikliğinden ötürü bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle tamamlanan soruşturma sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Gerçekten de, çekişmeli taşınmazın davalı ve dava dışı kişiler adına oluşan çap kayıtları kapsamında kalan bölümleri yönünden Hazinenin elatmanın önlenmesi isteği bakımından herhangi bir hakkı kalmadığının benimsenmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Hazinenin, öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ne varki, çap kapsamında kalan bölümler yönünden elatmanın önlenmesi isteğinin konusuz kaldığı gözetilerek bu konuda bir hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi ve yargılama giderlerinin bu karar çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması yerinde değildir.
Bunun yanında, davalı şirketin çap kayıtları kapsamı dışında kaldığı keşfen saptanan ve krokide “G” harfi ile gösterilen ruhsat dışı alana müdahalesini sürdürdüğü anlaşıldığına göre, anılan kısmın ret kapsamına dahil edilmesi de doğru değildir.
Öte yandan, bozma sonrasında alınan bilirkişi raporlarındaki tazminat hesaplamaları arasında mevcut hesaplama farklılıkları giderilmemiş, bu farklılıkların neden kaynaklandığını değerlendirecek ve çelişkiyi giderecek 3.bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gereği de düşünülmemiştir.
Kabule göre de, Hazinenin asıl dava ile birleştirilen 2006/49 E. sayılı dosyasındaki tazminat isteğini kapsayan 24.3.2004 – 26.5.2004 tarihleri arasındaki dönemin bilirkişi raporlarındaki hesaplamalara dahil edilmemesi de isabetsizdir.
Tarafların, yukarıda değinilen hususlara yönelik temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 825.00."şer-TL. duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, 14.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.