Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3738 Esas 2011/8327 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3738
Karar No: 2011/8327

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3738 Esas 2011/8327 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, bir mirasın muvazaalı olarak davalılara temlik edildiği iddiasıyla açılmıştır. Mahkeme iddianın doğru olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, tescil isteği bulunmadığı halde tescile hükmedilmesi doğru değildir. Tescil isteğinin bulunmadığı durumlarda tescili istemeyen tarafın, tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. Karar ise HUMK'nun 428. maddesi gereğince bozulmuştur. Kanun maddeleri: HUMK'nun 428. maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2011/3738 E.  ,  2011/8327 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 15/09/2010
    NUMARASI : 2007/23-2010/276

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, ortak miras bırakanları H.G."nun, çekişme konusu taşınmazlarını mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak  davalılara temlik ettiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tenkis isteğinde bulunmuştur.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar  verilmiştir.
    Karar, davalılar vekili ve davalı S. S.tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. 
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.                                     
    Hemen belirtmek gerekirki; tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili isteğini kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi –genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)
    Somut olayda, davacının tescil isteği bulunmamaktadır.
    Hal böyle olunca, tescil davası açılması yönünde davacıya önel verilmesi, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra bir  karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere tescil isteği bulunmadığı halde tescile hükmedilmesi  doğru değildir. Davalıların, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  14.07.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara