Dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/6483 Esas 2016/7741 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/6483
Karar No: 2016/7741
Karar Tarihi: 17.10.2016

Dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/6483 Esas 2016/7741 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanığın dolandırıcılık suçundan mahkum olduğu bir dava yargılanmıştır. Ancak sanığın dolandırıcılık suçu için gerekli olan hile unsuru oluşmadığı ve katılanın zararına haksız menfaat elde etmediği anlaşıldığından, suçun unsurları oluşmadığından beraat etmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, hapis cezası alt sınırdan tayin edilirken adli para cezası belirlenmiş ve sanığa fazla ceza verildiği belirtilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesi de detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Kararda, Anayasa Mahkemesi'nin bu maddede yer alan hak yoksunluğuna ilişkin verdiği kısmi iptal kararının yürürlüğe girdiği vurgulanmış ve koşullar oluşması halinde infaz aşamasında gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra, 53. maddenin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin olduğu ve alt soyu dışındaki kişileri kapsamadığı vurgulanmıştır. Güvenlik tedbirleri uygulanması kararının bu nedenle kanuna aykırı olduğu ve hükmün bozulması gerektiği belirtilmiştir.
15. Ceza Dairesi         2014/6483 E.  ,  2016/7741 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Dolandırıcılık
    HÜKÜM : ...nın 157/1, 62, 52/2, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet

    Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    5237 sayılı ...nın 53.maddesinin (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi"nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve E.2014/140, K.2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden koşulları oluşması halinde infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
    Sanığın, katılana ait şirket adına gönderilen koliyi katılanın çalışanı olduğunu söyleyip aldığı iddia edilen olayda; dava konusu kolinin sanığa ait olduğu koli gönderilirken katılanın işyerinin adresi kullanıldığı gözetilerek eyleminde dolandırıcılık suçunun hile unsurunun oluşmadığı ve katılanın zararına haksız menfaat elde etmediği anlaşıldığından suçun unsurları oluşmadığından beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
    Kabule göre de;
    Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
    5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
    Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 17/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara