Dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/5511 Esas 2016/7721 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/5511
Karar No: 2016/7721
Karar Tarihi: 17.10.2016

Dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/5511 Esas 2016/7721 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık, şikayetçiyi arayarak banka ve kredi hesaplarının boşaltıldığını söyleyip, suç işleyenlerin yakalanması için belirtilen hesaba para göndermesini istemiştir. Katılanın sanığa ait hesaba para gönderdiği ve bu eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğu mahkeme tarafından kabul edilmiştir. Sanık, TCK'nın 157, 50/1-a, 52/1 ve 53. maddeleri uyarınca mahkum edilmiştir. Ancak, sanığın hakkında talep ettiği erteleme ve hükümlerin uygulanmasının tartışılmamış olması, hak yoksunluğunun hangi koşullarda uygulanacağının değerlendirilmemiş olması nedeniyle hüküm bozulmuştur. Kanun maddeleri:
- TCK'nın 157. maddesi: Dolandırıcılık suçu
- TCK'nın 50/1-a maddesi: Bilerek suça iştirak etmek
- TCK'nın 52/1 maddesi: Ceza indiriminde etkili sebep sayılamayacak durumlar
- TCK'nın 53. maddesi: Ceza ve güvenlik tedbirleri yanında, hak yoksunluğu cezaları da verilebilir.
15. Ceza Dairesi         2014/5511 E.  ,  2016/7721 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Dolandırıcılık
    HÜKÜM : TCK’nın 157, 50/1-a, 52/1 ve 53. maddeleri uyarınca mahkûmiyet

    Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Sanığın, şikâyetçiyi arayarak banka ve kredi hesaplarının boşaltıldığını, bu işlemleri yapanları yakalamak için paraya ihtiyaçları bulunduğunu, belirtilen hesaba 18.000,00 TL gönderilmesi halinde suç işleyenlerin yakalanacağını söyleyip, katılanın sanığa ait hesaba 10.000,00 TL gönderdiğinin anlaşıldığı olayda, eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    Sanık müdafinin 13.06.2012 tarihli dilekçesinde, müvekkili hakkında erteleme ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin uygulanmasını talep etmesine rağmen, TCK’nın 51 ve CMK’nın 231. maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması,5237 sayılı Kanun"un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan haklardan, sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c. maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi ile aynı kanun maddesinin (1), (2) ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi"nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve 2014/140-2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmemesi,
    Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesine istinaden halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 17.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.














    Hemen Ara