Esas No: 2016/3309
Karar No: 2016/7713
Karar Tarihi: 17.10.2016
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2016/3309 Esas 2016/7713 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Güveni kötüye kullanma suçundan sanıklar ..., ... ve...’nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 155/1 ve 52/1. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 1 yıl 6 ay hapis ve 6.000 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmalarına dair.... Asliye Ceza Mahkemesinin 21/12/2010 tarihli ve 2009/970 esas, 2010/921 sayılı kararının temyizini müteakip onanarak kesinleşmesi üzerine, sanıklar müdafiinin yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin anılan Mahkemenin 19/10/2015 tarihli ve aynı sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair mercii.... Ağır Ceza Mahkemesinin 11/11/2015 tarihli ve 2015/806 değişik iş sayılı karar aleyhine... Bakanlığınca verilen 27.07.2016 gün ve 94660652-105-35-5341-2016 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/09/2016 gün ve 2016/340186 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11/03/2014 tarihli ve 2012/3-909 esas, 2014/121 sayılı kararında belirtildiği üzere; “Delil ve olayların, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için "yeni" olması gerekmektedir. Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi sebebiyle, hükümde dikkate alınmamış olan her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın "yeni" olarak nitelendirilmektedir. Olay ya da delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasıyla değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan ya da mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da "yeni" sayılmalıdır. Bu doğrultuda hükmü veren mahkemeye bildirilmediğinden yargılama yapılırken değerlendirilemeyen her türlü olgu ve delil de "yeni" sayıldığı nazara alındığında,
Somut olayımızda, sanık müdafii tarafından delil olarak sunulan, sanık ...’nın -aynı zamanda babası olan- yargılamaya konu şirket ortaklarından İsmet Mersin tarafından 11/07/2008 tarihli belge ile ibra edildiğinin anlaşılması karşısında, mevcut delilin diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanıkların beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte bulunduğu cihetle, sanıklar müdafiinin yargılamanın yenilenmesi talebinin esastan incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 12.02.2016 gün ve 2016/1 sayılı iş bölümüne ilişkin kararının ceza daireleri ortak hükümler başlıklı 4. maddesinde yer alan “Ceza Daireleri, yürürlük tarihinden önce kendisine gelen ve daha önceden gelip de bozma ya da her ne suretle olursa olsun daire dışına gönderilen işleri sonuçlandırır” hükmü dikkate alındığında, aynı dosyada sanıklar hakkında Yargıtay 23. Ceza Dairesi’nin 28.05.2015 tarih ve 2015/947-1991 sayılı ilamıyla temyizen karar verildiğinin anlaşılmasına göre, Yargıtay Kanunu’nun değişik 14. maddesi gereğince kanun yararına bozma incelemesinin Yüksek (23.) Ceza Dairesi’nin görevi dâhilinde olduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili daireye gönderilmesine, 17.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.