Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3083 Esas 2011/8011 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3083
Karar No: 2011/8011
Karar Tarihi: 07.07.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3083 Esas 2011/8011 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/3083 E.  ,  2011/8011 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BURSA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 28/12/2010
    NUMARASI : 2008/596-2010/611

    Taraflar arasında görülen davada;
     Davacılar, kayden maliki oldukları 2765 ada 9 parsel sayılı taşınmaza davalının komşu 1 parselden taşkın yapılanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve yapıların yıkımına karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı, dava konusu taşınmaza müdahalenin imar uygulaması sonucu meydana geldiğini, tecavüzün oluşumunda kusurları olmadığını, yapı bedelinin ödenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalının taşkın yapılanmak suretiyle müdahale ettiği, yıkımın fahiş zarar doğurmayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.           
    Karar, davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 07.07.2011 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Nurgül Reşitoğlu ile temyiz edilen vekili Avukat İ.D. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 2765 ada 9 parsel sayılı taşınmazın kayden davacılara ait olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı olmadığı, komşu 2765 ada 1 parselin ise kayden davalı şirkete ait olduğu, taşınmazların imar parselleri olup, öncesinin 289 parsel bulunduğu, davalı şirketin anılan kadastral parselde kayıt maliki olduğu, davalının kadastral parselde inşa ettiği binanın imar şuyulandırması sonucunda davacı adına kayıtlanan 9 sayılı imar parseline taşkın hale geldiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne varki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı,  üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı  sağlanmıştır.
    Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 
     298l Sayılı Yasanın 3290 Sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
    Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur. 
    Somut olaya gelince; gerçektende davalının kendi 289 sayılı kadastral parseline yapılandığı, daha sonra bu parselin 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar uygulamasına tabi tutulduğu, davalı tarafından inşa edilen yapının kısmen davacının imar parseline, kısmen de komşu parsellere taşkın hale geldiği, davacının parseline taşkın olan bölümünü yıkımı halinde binanın kalan kısmının da yıkılacağı görülmektedir.
    Yukarıda belirtilen 3194 Sayılı Yasanın 18/9. maddesi hükmü gözetildiğinde davalıya ait yapının tümünün kaim bedeli ödenmedikçe çekişmeli yeri kullanabileceği yasa gereğidir.
    Hal böyle olunca; 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesinin hükmü gözetilerek kaim bedelin mahkeme veznesine depo ettirilmesi, ondan sonra davanın kabulüne hükmedilmesi, anılan bedel yatırılmadığı taktirde ise davanın reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 07.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

     

    Hemen Ara