Esas No: 2011/2042
Karar No: 2011/7916
Karar Tarihi: 05.07.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/2042 Esas 2011/7916 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KALECİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2010
NUMARASI : 2010/71-2010/87
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı belediye, çekişme konusu 492 ada 89 parsel sayılı taşınmazın davalı .....F.. A.Ş."ne temlikinin yolsuz olduğunu, ayrıca şartname hükümlerine aykırı davranıldığını, sonradan taşınmazda pay satın alan diğer davalı Kalecik Bağcılık A.Ş."nin ise iyiniyetli üçünçü kişi konumunda olmadığını ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile belediye adına tescilini istemiş, müdahil davacı Hazine ise, taşınmazın Kalecik Karası üzümü yetiştirilmek üzere davacı belediyeye tahsis edildiğini, taşınmazın tahsis amacına uygun olarak kullanılmadığını bildirerek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili isteğinde bulunmuştur. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “…kısa karara aykırı gerekçeli karar yazıldığı gerekçesiyle …”bozulmuş, hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince davacı Kalecik Belediye Başkanlığı tarafından açılan davanın iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine, müdahil davacı Hazine tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı Kalecik Belediyesi vekili, davalılar Kalecik Bağcılık ve ....fidan A.Ş. vekilleri ve müdahil davacı Hazine vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.07.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Kalecik Bağcılık Yat.İnş.Tic.vekili Avukat M.R. İ. ile yine temyiz eden Kalecik Belediye Başkanlığı vekili Avukat G. D., temyiz edilen Hazine vekili Avukat Ö. B. geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden ..Fidancılık Bağ.Müh.Lmt. Şti.vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davacı Kalecik Belediye Başkanlığı tarafından açılan davanın reddine, müdahil davacı hazine tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 482 ada 89 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına kayıtlı iken 27.11.1998 tarihinde 15 milyar bedelle Kalecik Belediyesine satıldığı, tapu kaydına “Kalecik karası üzümü yetiştirmek üzere bağcılık ve buna bağlı entegre tesisleri yapılması dışında başka amaçlar doğrultusunda özel mülkiyete konu olabilecek hale getirildiği takdirde bedelsiz olarak hazineye iade edileceği” şerhinin konulduğu, Kalecik Belediyesi tarafından 25.12.1998 tarihinde 18.6 milyar bedelle davalı ....Fidancılık A.Ş’ne devredildiği, ... Fidancılık A.Ş. tarafından da 2900000/3351814 payın 23.11.2001 tarihinde satış suretiyle diğer davalı Kalecik Bağcılık A.Ş’ne devredildiği, taşınmazda davalı şirketlerin paydaş oldukları görülmektedir.
Davacı Belediye, dava konusu taşınmazın Belediye Meclis Kararı olmaksızın Encümen Kararı ile davalı şirkete satışının geçersiz olduğunu ileri sürerek tapu iptal tescil talep etmiş, Müdahil Hazine vekili ise taşınmazın belediyeye devrine ilişkin protokolde öngörülen şartlara uyulmaksızın satışının mümkün olmadığını belirterek, tapu iptal tescil isteğinde bulunmuştur.
Bilindiği üzere, asli müdahale iki kişi arasında belli bir şey veya hak üzerinde bir dava devam ederken, üçüncü bir kişi, bu dava konusu olan şey veya hak üzerinde ( kısmen veya tamamen) bir hak sahibi olduğunu iddia ederek (aynı mahkemede) bir dava açarsa, buna asli müdahale denir. Bu durumda asli müdahilin ilk davanın açıldığı mahkemede ayrı bir dava açması ayrıca açtığı bu dava için ayrı bir harç ödemesi gereklidir. Açtığı bu davada hak talep etmiş olduğu tarafları da açıkça göstermesi ve onlara karşı husumet yöneltmesi zorunludur.
Eldeki dava bakımından, müdahil Hazinenin 492 Sayılı Harçlar yasasının 13/j maddesi gereğince harçtan muaf olduğu ve harç ödemekle yükümlü olmadığı dikkate alındığında asli müdahale talebi bakımından harç yatırma zorunluluğu bulunmamasına karşın bağımsız hak talebini içeren dava dilekçesini ve dilekçesinde hak talep ettiği kişileri hasım göstermek suretiyle ibraz etmek zorundadır.
Dosya içeriğinde bulunan ve Hazine tarafından ibraz edilen müdahale dilekçesinin asli müdahale talebini içeren bir dilekçe olduğu kabul edilemez. Zira Hazine dilekçesinde davaya müdahale talebinde bulunduğunu belirtmiş ve her nekadar taşınmazın tapunun iptali ile tescilini istemiş ise de dilekçesinde husumeti tevcih ettiği tarafları belirtmemiştir. Bu durumda Hazinenin talebinin usulüne uygun asli müdahale niteliğinde olduğu kabul edilemez. Mahkemece bu talebin asli müdahale olarak kabul edilerek Hazine adına tapunun iptal ve tesciline karar verilmiş olması doğru değildir.
Öte yandan, davada ileri sürülen iddianın ve davalı tarafın savunmasının içeriğine göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, davacı Belediyeye ait taşınmazların mülkiyetini satış yoluyla nakleden temliki işlemin, hukuken geçerli sayılıp sayılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; 1580 sayılı Belediye Kanunun 70 ve 83. maddelerine yorum getiren gerek Adli; gerekse İdari Yargı kararlarında belediye taşınmazlarının satışına karar verme yetkisinin, belediye meclislerine ait olduğu ilkesi benimsenmiş ve yargısal uygulama istikrar kazanmış iken bu defa 28.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5272 Sayılı Yasa ile 1580 Sayılı Belediye Kanunu iptal edilmiş ve 5272 Sayılı Yasanın 18/e ve 34/g maddesi hükmü ile belediyeye ait taşınmazların satışı yine belediye meclisinin kararına bağlı kılınmış, meclisin kararı doğrultusunda belediye encümeninin tasarrufa yetkili olduğu benimsenmiştir. Aynı ilkeler sonradan yürürlüğe giren 5393 Sayılı Yasanın 18/e ve 34/g maddeleri ile korunmuştur. Ne varki, bu konuda alınacak meclis kararlarının hangi unsurları kapsaması gerektiği hususu önem taşımaktadır. Gerçekten, belediye meclislerinin " Belediyenin taşınmazlarının satışına " yada " belediye başkanınca veya belediye encümenince uygun görülen taşınmazların satışına" şeklindeki genel nitelikte olan ve yetki devri anlamına gelen kararları, hukuki sonuç doğuramaz ve geçerli kabul edilemez. Öyle ise, belediye meclis kararlarına, satılacak taşınmazların ada ve parsel numaraları, mevkii ve yüzölçümleri raice uygun tahmini bedelleri yazılmalıdır.
Somut olaya gelince, dava konusu taşınmazın yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda satışına ilişkin usulünce alınmış bir Belediye Meclis Kararı bulunmamaktadır. Bu durumda dava konusu taşınmazın davacı Belediye tarafından davalı ..Fidancılık A.Ş’ne satışı geçersizdir. Diğer taraftan dava açıldıktan sonra taşınmazın 2 dönümünde yapılan deneme amaçlı bağ tesisi dışında kalan kısmında bağcılık yönünden herhangi bir imar yapılmamıştır. Tapu kaydındaki açık şerhe rağmen taşınmazın bir kısım payının ... Fidancılık A.Ş. tarafından diğer davalı Kalecik Bağcılık A.Ş.ne satışı yönünden de iyiniyet savunmasına değer verilemez. Hal böyle olunca, taşınmazın davacı Belediye adına tesciline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Müdahil Hazine ile davalıların temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine; davacı belediyenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacı Kalecik Belediye Başkanlığı vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının diğer temyiz edenlerden alınmasına, 05.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.