Esas No: 2011/2247
Karar No: 2011/7826
Karar Tarihi: 01.07.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/2247 Esas 2011/7826 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : AYVALIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2010
NUMARASI : 2009/223-2010/699
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı kardeşi Ö. ile irsen 1/2"şer paydaş oldukları 7 parsel sayılı taşınmazdaki payının satışı konusunda 18.9.2007 tarihli vekaletnameyle Ö."i vekil tayin ettiğini, ancak Ö."in vekalet görevini kötüye kullanmak suretiyle taşınmazı 25.9.2007 tarihinde satış yoluyla eşi olan diğer davalıya devrettiğini, kendisine satış bedeli ödenmediğini, Ö."in kendine ait 1/2 payın temlikinin de alacağın tahsilini olanaksız kılmak için mal kaçırma amaçlı olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat ile satışın iptali isteklerinde bulunmuştur.
Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, çekişme konusu taşınmazdaki davacının 1/2 payını bedelini banka havalesiyle ödemek suretiyle 2002 yılında satın aldıklarını berlirtip, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının gerek kendi payının muvazaalı temlik edildiğini gerekse davalı Ö."in payının alacaklıdan mal kaçırma amaçlı devredildiğini kanıtlayamadığı, davalı Ö."in de satış bedelini davacıya ödediğini ispatlayamadığı gerekçesiyle tapu iptal ve tescil davasının reddine, tazminat isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.07.2011 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat O. Y. ile yine temyiz eden vekili Avukat M.L. G..geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkemece, tapu iptal ve tescil davasının reddine, tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 188 ada 7 parsel sayılı taşınmaz davacı ile davalı kardeşi Ö.adlarına kayıtlı iken, davacının Ayvalık....noterliğinden vermiş olduğu 18.07.2007 tarih ve 04265 sayılı vekaletnamesine istinaden adı geçen davalı tarafından önce taşınmazda kat mülkiyeti tesis edilip, oluşan 1.kat 1 nolu dükkan niteliğindeki bağımsız bölüm ile 2. kat 2 nolu dükkandaki davacıya ve kendisine ait ½’er payların daha sonraki numaralı işlemle 25.09.2007 tarihinde ve satış suretiyle diğer davalı N..’a temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı, anılan temlikin vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle ve muvazaalı olarak gerçekleştirildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi,ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne varki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
Somut olaya gelince; davacı ile davalı Ö.’in kardeş, davalı N.’ın da davalı Ö.’in eşi olduğu, çekişme konusu taşınmazın temlik tarihindeki gerçek değeri ile satış bedeli arasında aşırı oransızlık bulunduğu dosya kapsamıyla sabittir.
O halde; anılan bu olgular, yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, davalıların el ve işbirliği içerisinde davacıyı zararlandırdıkları ve böylece vekalet görevinin kötüye kullanılmış olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 825.00."şer-TL. duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, 01.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.