Esas No: 2011/2205
Karar No: 2011/7825
Karar Tarihi: 01.07.2011
Mirasın Kazanılması - Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/2205 Esas 2011/7825 Karar Sayılı İlamı
1. Hukuk Dairesi 2011/2205 E., 2011/7825 K.
1. Hukuk Dairesi 2011/2205 E., 2011/7825 K.
- MİRASIN KAZANILMASI
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 599 ]
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 706 ]
- 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 213 ]
- 2644 S. TAPU KANUNU [ Madde 26 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, ortak miras bırakanın 592 parsel C 5 Blok sayılı villasının çıplak mülkiyetini 21.12.2004 tarihinde ve satış suretiyle davalı annesine temlik ettiğini, ancak yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürüp tapu iptali ve miras payı oranında tescil, olmazsa tenkis isteğinde bulunmuştur.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, mirasbırakan ile davacının 18.03.2007 tarihinde evlendiklerini, dolayısıyla davacıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı bir temlikten sözedilemeyeceğini, davacının hukuki yararının ve davacı sıfatının bulunmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa olgusu sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.07.2011Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Ş…
….. B…
…… Ö…
….., Av.F…
…. R…
….. ile temyiz edilen vekili Avukat Burhan Akman geldiler,duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi S…
….. T…
…… tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların miras bırakanı S…
……"ın kayden maliki olduğu 592 parsel C-5 blok sayılı taşınmazının intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 21.12.2004 tarihinde ve satış suretiyle davalı annesi Z…
……"ye temlik ettiği kayden sabit olup; davacının, muris Sebahat"ın eşi olduğunu ve kendisinden mal kaçırmak gayesiyle temlikin gerçekleştirildiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır.
Öte yandan miras bırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını, mirasçıları arasında hoş görü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı ? yoksa mal kaçırma amacın mı ? üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur.
Somut olaya gelince; miras bırakan S…
……, davacı ile evlenmeden önce yasal mirasçıları olan davalı annesine çekişme konusu taşınmazı, babasına da sahip olduğu aracını temlik etmiştir. Temlik tarihleri itibariyle Sebahat"ın başkaca mirasçısı yoktur. Davacı ile de sonradan 18.03.2007 tarihinde evlenmiştir.
Davacının, S…
……"ın ölüm tarihinde TMK.nun 599. maddesi hükmü gereğince terekesi üzerinde hak sahibi olacağında da kuşku bulunmamaktadır.
Miras bırakanın temlik tarihinde mirasçılarından mal kaçırma amacı veya iradesinin saptanması halinde ancak sonradan mirasçı olan kişinin muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak dava açması olanaklı ise de; miras bırakanın o tarih itibariyle yani somut olayda R…
…… ile evlenmeden önce, S…
……"ın yegane mirasçıları olan anne ve babasından mal kaçırma iradesinin bulunduğu söylenemez. Zira sağlığında ve davacı ile evlenmeden önce binek aracını babasına, çekişmeli taşınmazı da annesine temlik etmiştir. Buna göre, miras bırakanın iradesinin, birkısım mallarını mirasçıları arasında paylaştırmaya yönelik olduğu kabul edilmelidir.
Her ne kadar dosyaya , temlikten sonra mirasçı olanın da muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak dava açabileceğine ilişkin emsal kararlar ibraz edilmiş ise de, somut olaya uygun düştüğü söylenemez. Zira, o kararlarda sonradan mirasçı olma tarihinden önce murisin yapmış olduğu temlikle kendisinden mal kaçırılan başka mirasçısının varlığı söz konusudur. Oysa somut olayda, temlik tarihinde miras bırakan S…
……"ın anne ve babasından başka mirasçısı yoktur.Bunlara yapılan temliklerin muris muvazaası ile illetli olmadığı anlaşılmaktadır. Öyle ise, davacı R…
……."ın açtığı davanın hukuki dayanaktan yoksun bulunduğu kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.