Esas No: 2011/2245
Karar No: 2011/7823
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/2245 Esas 2011/7823 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : AYVALIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2010
NUMARASI : 2009/515-2010/768
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, ortak miras bırakanın 3918 parsel A Blok 1 nolu meskeninin çıplak mülkiyetini 18.08.2006 tarihinde ve satış suretiyle davalı eşine temlik ettiğini, ancak yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürüp, tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteklerinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa olgusu sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.07.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Ş.C.geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldüDava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların ortak miras bırakanı M. Z.’nın çekişme konusu 3918 parsel A Blok zemin kat mesken nitelikli 1 nolu bağımsız bölümün intifa hakkını üzerinde bırakıp, çıplak mülkiyetini 18.08.2006 tarihinde ve satış suretiyle davalı eşine temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, mahkeme, zorunlu nedenlerle kararını gerekçesi ile birlikte yazmadan, yalnız hüküm sonucunu tefhim etmekle yetinebilir. Bu halde de tefhim edilen hüküm sonucunun açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde duruşma tutanağına geçirilmesi ve okunması gerekir. (HUMK. 381/2, 388 maddesi son fıkra) Bu şekilde, tefhim edilen hüküm sonucuna kısa karar denir. Kısa karar hüküm fıkrası niteliğinde olduğu için, kısa kararın tefhimi ile hüküm hukuki varlık kazanır. Diğer yandan mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı HUMK."nun 388. maddesinde de belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında birer birer duraksamaya yer bırakmayacak biçimde gösterilmesi gerekir. Aynı kural HUMK."nun 389. maddesinde de benimsenmiştir. Keza HUMK."nun 381. maddesinde (kararın tefhimi en az 388. maddesi hükmünde belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur.) düzenlemesine yer verilmiştir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği olup, aksi halin yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratacağında kuşku yoktur. Bir başka ifadeyle kamu düzeni ve barışın tehlikeye düşeceği açıktır. (Prof. Dr. Baki Kuru, HM. usulü adlı eseri, 2001 baskılı, sh. 2952, 2953)
Öyleyse, somut olay yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mahkemece ittihaz olunan kısa kararın usul ve yasaya uygun düştüğü söylenemez.
O halde, davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedene hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 01.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.