Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5720 Esas 2011/7741 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5720
Karar No: 2011/7741

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5720 Esas 2011/7741 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/5720 E.  ,  2011/7741 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ORHANGAZİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 10/11/2010
    NUMARASI : 2006/430-2010/583

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; 
    Davacı, yaşlı ve fiziken zayıf olup ilaçla bilinci zayıflatılıp davalı ve arkadaşlarınca tehdit edilerek 346 ada 5 parsel sayılı taşınmazını davalıya devretmek zorunda kaldığını, tapuda gösterilen satış bedelinin de çok düşük olduğunu ileri sürüp, tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiş, yargılama sırasında davasını islah ederek; akli melekelerinin eksikliği yüzünden kolayca kandırılmaya açık olduğunu, davayı hata, hile ve gabine dayandırdığını bildirmiştir,
    Davalı, dava konusu taşınmazı görerek, bedeli karşılığında, davacı ile anlaşarak, kendi rızası ile tapu memuru önünde satın aldığını bildirip asıl davanın reddini savunarak birleşen davasında; davacı-davalı E.Ş.’in taşınmaza elatmasının önlenmesini istemiştir.
    Mahkemece, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen elatmanın önlenmesi davasının kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşmalı temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, tebligat giderleri karşılanmadığından duruşma isteği reddedilerek gereği görüşülüp, düşünüldü.  Asıl dava, tapu iptali ve tescil, birleşen dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Olayda, davacının kandırılması ya da davalının hileli davranışları sonucu temlikin sağladığı yönündeki iddialara ilişkin vakıalar kanıtlanamadığına göre,  hile nedeniyle açılan tapu iptali-tescil davasının reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
    Ne var ki; dava dilekçesinde davacı, yaşlılığı, saflığı ve cahilliğinden yararlanılarak düşük bir bedelle temlikin sağlandığını, akli melekelerinin eksikliği yüzünden kolayca kandırılmaya açık olduğunu da ileri sürmüş, iddianın açıklanan içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle davada ehliyetsizlik ve gabin hukuksal nedenlerine de dayanıldığı açıktır.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 346 ada 5 parsel sayılı üzerinde davacı ve ailesinin ikamet ettiği bina bulunan taşınmazın davacı adına kayıtlı iken 01.09.2006 tarihli akitle, 30.400.-TL. bedelle davalıya satıldığı görülmektedir. Özellikle dosyada bulunan 22.08.2007 tarihli Adli Tıp Kurumu 4.İhtisas Kuruluna ve 19.03.2010 tarihli Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna ait raporlardan davacının akit tarihinde hukuki ehliyete haiz bulunduğu belirlenmiş ve bu belirlemeye göre mahkemece ehliyetsizlik iddiasına dayalı iptal-tescil isteğinin reddedilmiş olması da yerinde ise de, alınan raporlarda gösterilen davacının zeka düzeyine göre davacının hiffetinden yararlanılabileceği ve bu açıdan sömürülebileceği olgusunu ortadan kaldırmaz.
    Kaldı ki, Orhangazi Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/656 Esas 2007/57 Karar sayılı vasi tayini dosyasında, davacının eşi Hanife tarafından, davacı Ekrem’in başkaları tarafından kolayca aldatılarak ailesini ve kendisini zarara uğrattığı gerekçesiyle dava açılmış ve davanın kabulü ile davacı Ekrem’in Medeni Kanununun 406. maddesi gereğince vesayet altına alınmasına karar verilmiştir.            
    Bilindiği üzere; Sözleşmenin gabin nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki nisbetsizliğin, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek,istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmağa, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış Borçlar Kanunun 21. maddesi ile aynen"bir akitte ivazlar arasında açık bir nisbetsizlik bulunduğu takdirde eğer gabin mutazarrırın muzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş ise mutazarrır bir sene zarfında akti feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir" hükmü getirilmiştir. O halde, gabin den söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı nisbetsizlik yanında bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik(hafiflik ) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek  kastını taşıması biçiminde iki subjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene),sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü  süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı verir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif  unsur isbatlandığı takdirde  mutazarrırın kişiligi, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü pisikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani subjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir. 
    Somut olayda, edimler arasındaki aşırı oransızlık keşfen saptanmıştır. Bunun yanında, dosyadaki Adli Tıp Kurumu ve diğer doktor raporlarına göre davacının zeka düzeyinin düşüklüğü, tanık beyanlarına göre davacının kandırılmaya müsait olduğu, üzerinde aile ile birlikte yaşadığı tek taşınmazını davalıya düşük bedelle satmasını hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu ve yukarıda sözü edilen vesayet dosyasında savurganlık nedeniyle vesayet altına alınmış olmasının da davacının hiffet nedeniyle temlik yapmaya müsait olduğunu göstereceği gözetildiğinde gabinin tüm unsurlarının gerçekleştiği sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, tapu iptal-tescil davasının kabulüne, birleşen elatmanın önlenmesi davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
    Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün
    HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.06.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara