Esas No: 2011/4714
Karar No: 2011/7703
Karar Tarihi: 28.6.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4714 Esas 2011/7703 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMANDAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2006
NUMARASI : 2004/439-2006/81
Taraflar arasındaki davadan dolayı Samandağ Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 16.02.2006 gün ve 2004/439-2006/81 sayılı hükmün Bozulmasına ilişkin olan 18.2.2010 gün ve 850-1694 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, 3621 sayılı yasadan kaynaklanan tapu iptali isteğine ilişkindir.
Mahkemece taşınmazın tamamının keşfen belirlenen kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle davanın kabulüne dair karar, Dairece “…dava konusu 1153 parsel sayılı taşınmazın 28.02.1937 tarihinde kadastro ile tescil edilen 938 ve 939 parseller ile 14.03.1957 tarihinde ihdasen Samandağ Belediyesi adına tescil edilen parsellerin tevhit ve ifrazı ile oluştuğu, kadastro ile oluşan parseller yönünden 20.02.2009 tarihinde kabul edilerek 14.03.2009 günü yürürlüğe giren 5841 sayılı yasanın 2. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunun 12 / 3. maddesine eklenen hüküm gereği 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, belediye adına yeniden tescil suretiyle oluşan parsel bakımından ise tevhit ve ifraz işlemleri kadastrodan sonra yapıldığından 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı, bu durumda mahkemece dava konusu taşınmazın tevhit ve ifraz öncesi kadastral parseller ya da yeniden tescil suretiyle oluşan parsel kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi ve ondan sonra 5841 Sayılı Yasada öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
5841 sayılı yasanın yürürlükte olduğu dönemde Dairece yukarıda değinildiği şekilde davanın kabulüne dair kararın bozulması yerindedir. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve henüz Resmi Gazetede yayınlanmadığı için bu defa aynı tarih aynı esas ve 2011/27 sayılı karar ile iptal hükmünün de eldeki davalara uygulanmak üzere yürütmenin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve usulü kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 3621 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca mahkemece yapılan uygulama sonucu alınan bilirkişi raporu kapsamına göre taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının belirlenmesi ve benimsenmesi suretiyle davanın kabulüne ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla kural olarak doğru olduğu görülmektedir. Yukarıda işin esası bakımından değinilen hususlara ek olarak bu defa, yargılama sırasında yürürlüğe giren 11.1.2011 tarih 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesiyle değişik 3402 Sayılı Yasanın 36/A maddesindeki “... yargılama giderlerinin davalıya yükletilemeyeceği…” hükmü getirilmiştir.
Anılan yasal düzenleme gözetilerek, davalı tarafın karar düzeltme talep etmemesine karşın yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağının değerlendirilmesi için karar bozulmalıdır.
Hal böyle olunca, davacı Hazinenin karar düzeltme taleplerinin kabulüyle HUMK 440 vd. maddeleri gereğince Dairenin 18.02.2010 gün 2010 / 850 Esas, 1694 Karar sayılı bozma ilamının yukarıda açıklanan nedenlerle kaldırılmasına, Yerel Mahkemenin 16.02.2006 gün, 2004 / 439 Esas, 2006 / 81 Karar sayılı ilamının yukarıda açıklandığı üzere yargılama esnasında yürürlüğe giren 6099 sayılı yasanın 16 ncı maddesiyle değişik 3402 sayılı yasanın 36 / A maddesi uyarınca bir karar verilmek üzere BOZULMASINA, 28.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.