Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1623 Esas 2011/7693 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1623
Karar No: 2011/7693
Karar Tarihi: 28.06.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1623 Esas 2011/7693 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/1623 E.  ,  2011/7693 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 11/10/2010
    NUMARASI : 2008/79-2010/373

    Taraflar  arasında  görülen  davada;
    Davacılar, miras bırakanları H.’ın mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak dava konusu 168,169,176,181 parsel sayılı taşınmazlarını ilk eşinden olma kızı davalıya ölünceye kadar bakma aktiyle temlik ettiğini ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal tescil isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalı, miras bırakanla oniki yaşından beri birlikte yaşadıklarını, davacıların muris ile ilgilenmediklerini, murise kendisinin baktığını muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin muvazaalı olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.                    
    Karar,  davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.06.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat H... P... geldi, davetiye  tebliğine  rağmen  temyiz  edilen  vekili  Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden toplanan delillerden, miras bırakan H...’nın 04.08.1998 tarihli akitle 168,169, 176, 181 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakım aktiyle ilk eşinden olma kızı davalıya temlik ettiği görülmektedir. Miras bırakan adına kayıtlı 2 adet daha taşınmazının bulunduğu görülmektedir.
    Davacılar anılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
    Bilindiği üzere; Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.        
    Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.     
    Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkelere göre değerlendirme ve incelemenin yapılması gerektiğinde miras bırakan tarafından davalıya temlik edilen taşınmazların değeri ile miras bırakan adına kayıtlı taşınmazların değerinin tesbit edilerek oranlama yapılması, temlik edilen taşınmazların makul sınırlar içerisinde kalıp kalmadığının irdelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle kararın açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan  peşin  harcın  temyiz  edene  geri  verilmesine, 28.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

    Hemen Ara