Esas No: 2011/5964
Karar No: 2011/7631
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5964 Esas 2011/7631 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : TRABZON 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2010
NUMARASI : 2010/113-2010/165
Taraflar arasındaki davadan dolayı Trabzon 1.Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 23.06.2010 gün ve 2010/113-2010/165 sayılı hükmün Bozulmasına ilişkin olan 07.02.2011 gün ve 13219-1032 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı Hazine vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, tapu iptal ve kayıt terkini isteğine ilişkin olup, önceden yerel mahkemece kurulan hükmün temyizi üzerine 14.03.2009 tarihinde yürülüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddinin doğru olduğu, ancak yerinde uzman bililirkişi aracılığıyla keşif yapılarak tescil ilamının da mahalline uygulanması, ilamın çekişmeli taşınmazla ilgili olmaması halinde anılan taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığının saptanması ve oluşacak bu duruma göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyulduktan sonra davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiş, ancak yargılama giderleri ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulması üzerine; bu defa 19.01.2011 tarihinde yürülüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 Sayılı Yasanın 36. maddesi hükmüne bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulup tutulamayacağı hususunun değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle karar yeniden bozulmuştur.
Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 Sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı henüz Resmi Gazetede yayınlanmadığı için bu defa aynı tarih aynı esas ve 2011/27 sayılı karar ile iptal hükmü eldeki davalara uygulanmak üzere yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve usuli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse de, Anayasa Mahkemesinin iptal ve yürürlüğünün durdurulması, kararından sonra doğru olduğu söylenemez.
Bu durum karşısında işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı birliştirme Kararına göre belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre çözüme kavuşturulacağı açıktır. Diğer taraftan davalıların dayandığı tescil ilamı ile tapu oluştuğuna göre, öncelikle tescil ilamının dayanağının TMK"nun 719. ve 3402 Sayılı Yasanın 20. maddesi hükmü uyarınca kapsamının saptanması ve belirlenen durumun krokiye yansıtılması, kayıt kapsamının belirlenecek kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığının anlaşılması halinde kararın tarafı olan Hazineyi bağlayacağının düşünülmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi için karar bozulmalıdır.
Davacı Hazinenin, karar düzeltme isteğinin H.U.M.K."nun 440. maddesi hükmü uyarınca kabulü ile Dairenin 07.02.201 tarih 2010/13219 esas-2011/1032 karar sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına, mahkemenin 23.06.2010 tarih, 2010/113 esas-2010/165 karar sayılı kararının açıklanan gerekçelerle H.U.M.K."nun 428. hükmü uyarınca BOZULMASINA, 27.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.