Esas No: 2014/4893
Karar No: 2016/7607
Karar Tarihi: 12.10.2016
Dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/4893 Esas 2016/7607 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 157/1, 43/1, 62, 52/2 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın 0 554 254 28 10 numaralı cep telefonundan katılanın cep telefonuna “selamun aleyküm ben ... numaranızı rüyamda gördüm. Hayır olduğuna inanıyorum. Hakkınızı helal ederseniz sevinirim. Allah"a (C.C.) emanet olun. Selametle!" şeklinde mesaj gönderdiği, katılanın “kimsiniz?” diye cevap yazması üzerine, sanığın kendisini... olarak tanıtıp... Üniversitesi mezunu ve radyolog olduğunu belirttiği, bu şekilde sanık ve katılanın bir süre mesajlaştıkları ve telefonla görüştükleri, bu görüşmeler sırasında sanığın, bekar olmasına rağmen iki çocuğun bakımını üstlendiğini, görevi nedeniyle..."a gitmesi gerektiğini, 11 yaşındaki çocuğuna Kur"an kursu çıkışında araba çarptığını, medikal bir cihaz alınması için acilen 850 TL"ye ihtiyacı olduğunu söyleyerek katılandan para istediği, katılanın da sanık adına açılan posta çeki hesabına 25/06/2009 tarihinde 850 TL havale ettiği, sanığın daha sonra kızın öldüğünü, hastaneden çıkması için 455 TL gerektiğini belirterek tekrar para istediği, katılanın bu parayı da sanığın posta çeki hesabına gönderdiği, en son 30/06/2009 tarihinde daha önceki paraları iade etmesi için 1.000 TL gerektiğini belirterek para istediği, katılanın bu parayı da gönderdiği anlaşılmakla; eylemin TCK"nın 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Emsal olaya ilişkin Ceza Genel Kurulu"nun 02.04.2013 tarih, 2012/15-1398 Esas ve 2013/112 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere,
Dolandırıcılık suçunun dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak TCK"nun 158/1-a maddesinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesine göre, burada dikkat edilmesi gereken husus, dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır.Din, bir topluluğun sahip olduğu kutsal kitap, peygamber ve Allah kavramını da genellikle içinde bulunduran inanç sistemi ve bu sisteme bağlı olarak yerine getirmeye çalıştığı ahlaki kurallar bütünüdür. Dini inanç, dine inanan, belirli bir dine mensup kişinin duygularıdır. Bir insanın dini inanç ve duyguları ile, doğup büyüdüğü, terbiyesini aldığı ailesi, çevresi ve içinde bulunduğu toplum arasında çok sıkı bir ilişki bulunmaktadır.
Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için, dini kurallara bağlı olanların, önem verdiği değerler, dini inanç ve duygular aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalı, bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır.
Somut olayda; sanık tarafından günlük yaşamda herkes tarafından kullanılan bir kısım dini terimlerin katılan ile yapılan telefon görüşme ve mesajlarında dile getirilmesinin TCK"nın 158/1-a maddesinde belirtilen suçun oluşması için yeterli olmadığı sanığın "11 yaşındaki çocuğuna Kur"an Kursu çıkışında araba çarptığını, medikal bir cihaz alınması için 850 TL gerektiği"ni söyleyip haksız menfaat temin şeklinde gerçekleşen eyleminin, basit bir yalandan ibaret olup, dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarını oluşturmadığı, eylemin bu haliyle TCK"nın 157/1. maddesinde belirtilen suç kapsamında kaldığı anlaşıldığından, tebliğnamede bu yönde bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 12/10/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.