Esas No: 2011/5963
Karar No: 2011/7598
Karar Tarihi: 27.06.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5963 Esas 2011/7598 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : MARMARİS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2011
NUMARASI : 2010/511-2011/58
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalılar adına kayıtlı olan 38 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 79.55 m2 lik kısmının idarece geçirilen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek, 38 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan yaklaşık 79.55 m2 lik kısmının iptaline, varsa üzerindeki muhtesatın yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; 5841 Sayılı Yasa hükümleri gözetilerek davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak, tarafları bağlayıcı nitelikteki idari kıyı kenar çizgisinin mahallinde yapılacak keşifle saptanması, çekişmeli yerin kıyıda kalıp kalmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve ondan sonra yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda hükmün davanın reddine ilişkin kısmı kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve kayıt terkini isteğine ilişkin olup, önceden yerel mahkemece kurulan hükmün temyizi üzerine 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddinin doğru olduğu, ancak yerinde uzman bililirkişi aracılığıyla keşif yapılarak tarafları bağlayıcı nitelikteki idari kıyı kenar çizgisinin saptanması ve taşınmazın kıyıda kalıp kalmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve ondan sonra yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda yazılı olduğu üzere karar verilmiştir.
Gerçekten de, işin esası bakımından 5841 Sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesi’nin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve henüz Resmi Gazetede yayımlanmadığı için bu defa aynı tarih aynı esas ve 2011/27 sayılı karar ile iptal hükmünün de eldeki davalara uygulanmak üzere yürütmenin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve usuli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse de, Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez.
Hal böyle olunca; işin esası yönünden gerekli araştırma, inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.
Davacı Hazine’nin, temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.