Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5989 Esas 2011/7597 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5989
Karar No: 2011/7597

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5989 Esas 2011/7597 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/5989 E.  ,  2011/7597 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SALİHLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 08/02/2011
    NUMARASI : 2001/107-2011/74

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
    Davacı, paydaşı olduğu 1 parsel sayılı taşınmazda, bayiine özgülenen payın davalı tarafından kullanılmak suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek, taşınmazın 17.550 m2 lik kısmına müdahalesinin men’ine ve ecrimisile karar verilmesini istemiş, birleşen dava ile de 2001 ve 2002 yıllarına ilişkin olarak ecrimisil isteğinde bulunmuş, yargılama sırasında ölümüyle davaya mirasçıları devam etmiştir.
    Davalı, iddianın doğru olmadığını, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazda tarafların kullanmış oldukları yerler bulunduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılardan M... Ü... K... tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Duruşma isteğinin değerden reddiyle gereği görüşülüp, düşünüldü.  Dava ve birleşen dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, dava ve birleşen davanın reddine karar  verilmiştir.
    Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.  
    Ne varki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.           
    İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. 
    Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek bulunmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,   27.06.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Hemen Ara