Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5075 Esas 2011/7463 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5075
Karar No: 2011/7463
Karar Tarihi: 23.06.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5075 Esas 2011/7463 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/5075 E.  ,  2011/7463 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SİLİVRİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 30/06/2009
    NUMARASI : 2006/102-2009/329

    Taraflar arasında görülen davada;   
    Davacı, davalılar adına kayıtlı olan 301 ada 22 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptaline ve tescil harici bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
    Bir kısım davalılar, davanın 10 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını belirtip reddini savunmuşlardır. Diğer davalılar, yargılamaya katılmadıkları gibi davaya cevap da vermemişlerdir.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 28.02.1973 tarihinde kesinleştiği, 5841 Sayılı Yasa ile getirilen düzenleme gereğince dava tarihine kadar 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesinde yer alan hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, tapu iptal ve terkin isteğine ilişkindir.
    Mahkemece; davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, işin esası bakımından çekişme konusu 301 ada 22 parsel sayılı taşınmazın 03.04.1972 tarihinde tapu kaydına dayalı olarak G... K... adına kadastro işlemi ile tespitinin yapıldığı, tespite itiraz üzerine Silivri Kadastro Mahkemesinin 1989/34 esas, 1998/38 karar sayılı ilamı ile kadastro tespitindeki yüzölçümün iptali ile 5318,02 m2. olarak tespit maliki G... K... adına tapuya tesciline karar verildiği, 292.70 m2.lik alanın ise kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından bahisle hazine adına tesciline karar verilip, anılan kararın temyiz edilmeden 21.04.1999 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, dava tarihi ile kadastro tespitinin kesinleşme tarihi arasında 3402 sayılı yasanın 12/3 maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçmediği açıktır.
    Öyleyse, 5841 Sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmesinin doğru olduğu söylenemez.
    Kaldı ki, 5841 sayılı yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve henüz Resmi Gazetede yayınlanmadığı için bu defa aynı tarih aynı esas ve 2011/27 sayılı karar ile iptal hükmünün de eldeki davalara uygulanmak üzere yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.
    Öte yandan; davada taraf teşkili sağlanmadan, iptali istenen tapu kaydının maliklerine husumet yöneltilmeden sonuca gidilmesi de isabetsizdir.
    Hal böyle olunca; öncelikle taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmek, taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.
    Davacı hazinenin, temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 23.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara