Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, babası H... H... A..."ın maliki olduğu 101 parsel sayılı taşınmazının 2873/7873 payını 27.7.2004 tarihinde ve satış suretiyle davalıya temlik ettiğini, ancak bu işlemin ehliyetsizlik, muvazaa, gabin, hata ve hile nedenleriyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve H. H. adına tescil isteğinde bulunmuş; bilahare H... H..."in yasal danışmanı sıfatıyla E... A... tarafından yargılama sürdürülmüştür.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, çekişmeli payı pazarlık suretiyle H. H.den satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, H... H... A..."ın akit tarihinde hukuki ehliyetine haiz olduğunun Adli Tıp Raporu ile saptandığı; hata, hile ve ikrah iddialarının ispat edilemediği, ancak satış işleminde gabinin objektif ve subjektif unsurlarının gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının babası H... H... A..."ın 101 parsel sayılı taşınmazının 2873/7873 payını 27.7.2004 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik ettiği, davacının, ehliyetsizlik nedeni başta olmak üzere çok sayıda hukuksal nedene dayalı olarak tapu iptali ve babası adına tescil isteğiyle işbu davayı açtığı, öncesinde açmış olduğu ancak eldeki davanın yargılaması sırasında sonuçlanan vasi tayini davasında H... H..."e T.M.K."nun 429.maddesi uyarınca eşi E... A..."ın yasal danışman olarak atanmasına karar verildiği, bundan sonra E..."nin H... H..."in yasal danışmanı olarak eldeki davayı takip ettiği, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 4.İhtisas Kurulu"nun 30.03.2009 tarihli raporuyla, "H... H..."in 09.03.2009 tarihli muayenesinde her nekadar fiil ehliyetinin müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede olan (Demansiyel Sendrom) denilen akli arıza saptanmış ise de, tespit edilen bu akli arızanın akit tarihine teşmil ettirilemeyeceğinin" bildirildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; Türk Medeni Kanununun 404/2.maddesi uyarınca, görevlerini yaparken vesayeti gerektiren ehliyetsizlik halinin varlığını öğrenen nüfus memurları, idari makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar. Ehliyetsizlik, kamu düzenini ilgilendirdiğinden hakim tarafından re"sen gözetilmesi gereken, iradeyi ortadan kaldıran bir nedendir. Hukuki ehliyetten yoksun bulunan bir kışinin yaptığı tüm işlemler yok hükmünde olacağı gibi, böyle bir kişinin bizzat dava açmasına ve yargılamayı yürütmesine yasal olanak da yoktur.
Diğer taraftan, somut olayda, davacının temlik yapana vasi atanmadığı, yasal danışman olarak atanan E..."nin ise konumu itibariyle dava konusu pay temlikini yapan eşi Hasan Hüseyin adına dava açma hak ve yetkisinin bulunmadığı; ne varki, Adli Tıp raporuna göre, H... H..."de muayene tarihinde Demansiyel Sendrom denilen akli arızanın saptandığı görülmektedir. O halde, adına dava açılan kişinin sonradan vesayet altına alınması ve vasi atanması durumunda başlangıçta olmayan dava şartının sonradan tamamlandığı ve yerine getirilmiş olduğu kabul edilecektir.
Hal böyle olunca, mahkemece, öncelikle vesayet makamına anılan husus T.M.K." 404.maddesi hükmü gereğince bildirilmek suretiyle temlikte bulunan H.H."e vasi tayinini gerektirir bir durum bulunup bulunmadığının saptanması, vasi tayini davasının eldeki dava için bekletici sorun sayılması, vasi tayin edildiğinde T.M.K."nun 462/8.maddesi hükmü uyarınca husumete izin kararı da sağlanarak davanın yürütülmesi, bundan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Davalının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.