Esas No: 2011/5936
Karar No: 2011/7439
Karar Tarihi: 23.06.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5936 Esas 2011/7439 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ÇUBUK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2009
NUMARASI : 2008/566-2009/629
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 1 bağımsız bölüm numaralı taşınmazının, kira sözleşmelerinin 01.09.2008 tarihinde feshine rağmen boşaltılmadığını ve bilahare sahte kira akti düzenlenmek suretiyle davalılar tarafından fuzulen işgal edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.
Davalılar, çekişmeli taşınmazda davalılar Y... Ve E..."ın kiracı sıfatıyla oturduklarını, davalı H..."ın ise eski kiracı olup, yeni kiracılara yardım amaçlı bulunduğunu, eski kira akitlerinin feshinin devir şartına bağlı olduğunu ve hile suretiyle alındığını belirterek, davanın reddini savunmuşlar, davalılardan E... Ve Y... karşı davalarında kiracılık sıfatlarının tespiti, olmazsa eski kira akdinin devamı ile alacak talep etmişlerdir.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi talebinin konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı H. Y. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Asıl dava, çaplı taşınmaza elatlmanın önlenmesi ve ecrimisil; karşı dava ise, kiracılık sıfatının tespiti, olmazsa akdin feshine ilişkin taahhüdün iptali ve eski kira akdinin sürdürülmesine karar verilmesi ile alacak isteklerine ilişkindir. Mahkemece, elatmanın önlenmesi talebinin konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş, gerekçeli kararda ayrıca karşı davanın reddine hükmedilmiştir.
Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne var ki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur.
Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Değinilen ilke ve yasa hükümleri göz ardı edilerek, mahkemece kısa kararda karşı dava yönünden hüküm kurulmayıp, gerekçeli kararda davalı Y... ve E...’ın karşı davalarının reddine karar verilmek suretiyle, kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.