Esas No: 2011/6405
Karar No: 2011/7416
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/6405 Esas 2011/7416 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : HONAZ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2010
NUMARASI : 2009/53-2010/252
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakan babaları H... İ..."ın 2 nolu parseli davalı kızı E..."e, 4 nolu parseli davalı oğlu S..."a satış suretiyle temlik ettiğini, yine 1592 nolu parselin de önce S..."ın kayınbiraderine ondan da davalı E..."e satış suretiyle devredildiğini, murisin traktörünü de davalılara verdiğini, anılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve miras payları oranında tescile, traktörün kaydının da iptaline karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında 4 nolu parsel yönünden davalarından feragat ettiklerini bildirmişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 4 parsel yönünden açılan davanın feragat sebebi ile reddine, diğer talepler yönünden traktörün menkul mal olup muvazaaya dayanılamayacağı ve iddiaların sabit olmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların, miras bırakan babaları H... İ..."ın 2 parsel sayılı taşınmazını 11.06.1997 tarihinde davalı kızı E..."e, 1592 parsel sayılı taşınmazını 01.08.2005 tarihinde dava dışı Y... M..."ya, Y..."in de 12.05.2006 tarihinde davalı E..."e, 4 parsel sayılı taşınmazını ise davalı oğlu S..."a satış suretiyle devrettiğini, yine murisin traktörünü de davalılara temlik ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açtıkları, yargılama sırasında dava konusu 4 parsel yönünden davalarından feragat ettikleri anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide " muris muvazaası " olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır.
Öte yandan miras bırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını, mirasçıları arasında hoş görü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı ? yoksa mal kaçırma amacın mı ? üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur.
Somut olaya gelince; tanık sıfatıyla dinlenen tarafların annesi olan Ü... G... S... ile dava dışı tarafların kardeşi M... S... taşınmazların temliki sırasında bir bedel alınmadığını, bedelsiz olarak intikal ettirildiğini beyan etmişlerdir. Öte yandan değerler arasında aşırı fark bulunduğu da keşfen sabittir.
Diğer taraftan; miras bırakanın başka mal ve geliri bulunmadığından yoksulluğa düşerek açtığı dava ile nafaka talebinde bulunduğu, buna göre bir kimsenin tüm malvarlığını teşkil edecek şekilde temlik yapmasının hayatın olağan akışına aykırı düşeceği hususları gözönüne alındığında miras bırakanın yapmış olduğu taşınmaz temlikinin muvazaa ile illetli olduğunu kabul etmek gerekir.
Diğer taraftan davacılar, miras bırakanın yapmış olduğu traktör temlikine yönelik de dava açmışlardır.
Bilindiği üzere; 01.04.1974 tarih ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, murisin tapuda kayıtlı olan taşınmaz malını gerçekte bağışlamak istediği halde görünüşteki akti, satım suretiyle gerçekleştirmesi halinde uygulanabilirliği tartışmasızdır.
Öyleyse traktörle ilgili temlikin anılan İçtihadı Birleştirme kararı kapsamında mütalaa edilmesine olanak yoktur.
Ne varki; traktörle ilgili yapılan satışında Trafik Kanununda yapılan değişiklikten sonra Borçlar Kanununun 18. maddesi kapsamında (genel muvazaa) değerlendirilmesi Hukuk Genel Kurulunun benimsediği bir husustur. Traktörle ilgili işlemin de muvazaalı yapıldığının kanıtlanması halinde davanın kabul edileceğinde kuşku yoktur. Oysa mahkemece, traktörle ilgili ileri sürülen iddialar irdelenip değerlendirilmiş değildir.
O halde, davacıların temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.