Esas No: 2011/5781
Karar No: 2011/7397
Karar Tarihi: 22.06.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5781 Esas 2011/7397 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/05/2009
NUMARASI : 2004/1961-2009/608
Taraflar arasındaki davadan dolayı Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 25.5.2009 gün ve 2004/1961 esas, 2009/608 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 14.6.2010 gün ve 5088-6938 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde taraf vekillerince istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, tapu iptal ve kayıt terkini isteğine ilişkin olup,Yerel Mahkemece kurulan hükmün temyizi üzerine, Dairece, 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddinin doğru olduğu, ancak, her davanın açıldığı tarihteki koşullara tabi bulunduğu, dava tarihinde davasında haklı olan bir tarafın, davanın devamı sırasında yürürlüğe giren bir yasa hükmü veya çıkartılan İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davasında haksız duruma düşen tarafın yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağı aksine, somut olayda olduğu gibi, 28.5.1997 tarihli 5/3 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca belirlenen kıyı kenar çizgisine göre taşınmazın tamamı veya bir bölümünün, tanımı 3621 Sayılı Kıyı Kanununun 4.maddesinde yapılan kıyıda kaldığı belirlendiğine göre maktu harçla beraber yargılama giderlerinden davalı tarafın sorumlu tutulması gerektiği, mahkemece anılan ilkeler gözardı edilmek suretiyle yargılama giderleri ve avukatlık ücretinden davacı Hazinenin sorumluluğuna gidilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulduğu görülmüştür.
Gerçekten de, işin esası bakımından 5841 Sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve henüz Resmi Gazetede yayımlanmadığı için bu defa aynı tarih aynı esas ve 2011/27 sayılı karar ile iptal hükmünün de eldeki davalara uygulanmak üzere yürürlüğünün durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve usulü kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse de, Anayasa Mahkemesinin anılan karar karşısında işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı birliştirme Kararına göre belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre çözüme kavuşturulacağı; diğer taraftan, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 Sayılı Yasanın 36. maddesi hükmüne bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun gözetilmek suretiyle bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
Davacı Hazinenin ve davalıların, karar düzeltme isteğinin H.U.M.K."nun 440. maddesi hükmü uyarınca kabulü ile Dairenin 14.06.2010 tarih 2010/5088 esas-2010/6938 karar sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına, Mahkemenin 25.05.2009 tarih,2004/1961 esas-2009/608 karar sayılı kararının açıklanan gerekçelerle H.U.M.K."nun 428. maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA, 22.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.