Esas No: 2011/6134
Karar No: 2011/7340
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/6134 Esas 2011/7340 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : DİVRİĞİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/05/2010
NUMARASI : 2009/372-2010/92
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kadastro çalışmaları sırasında davalı köy tüzel kişiliği adına senetsizden tescil edilen 8 parça taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürüp, tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 103 ada 76 parsel ile 201 ada 43 nolu parselin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki sahipsiz yerlerden olduğu, diğer taşınmazların ise köy yerleşim alanı içinde orta malı vasfında olduğunun anlaşıldığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı temsilcisi ve davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 24.9.2008 tarihinde yapılan kadastro tespitinde çekişmeye konu edilen taşınmazların davalı köy tüzel kişiliği adına tespit edilerek sicil kayıtlarının oluştuğu, davacı Hazine"nin çekişmeli taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu ve mülk edinme koşullarının gerçekleşmediğini ileri sürerek, eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Gerçekten de; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme neticesinde çekişmeli taşınmazlardan 201 ada 43 parsel sayılı taşınmazın "hali" ve "taşlik" niteliğinde olduğu, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14.maddesinde öngörülen iktisap koşullarının davalı taraf lehinde gerçekleşmediği ve taşınmazın niteliği itibariyle aynı yasanın 18/1.maddesi kapsamında bulunduğu belirlenmek suretiyle bu parsel hakkındaki davanın kabul edilmiş olması doğrudur. Bu hususa ilişkin köy tüzel kişiliğinin temyiz itirazı yerinde değildir, reddine.
Ancak, keşfen elde edilen teknik bilirkişi raporu, dinlenilen tanık ifadeleri gözetildiğinden 103 ada 76 parsel sayılı taşınmazın üzerinde 65-70 yaşlarında kavak ağaçları bulunduğu ve davalı köy tüzel kişiliği tarafından bahçe olarak tasarruf ve zilyet edildiği gözetildiğinde bu parsel bakımından davalı köy tüzel kişiliği yönünden kazandırıcı zaman aşımı yoluyla iktisap koşulları gerçekleşmiş olup, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması isabetsizdir.
Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; çekişme konusu 130 ada 4, 135 ada 1, 138 ada 2, 138 ada 3, 149 ada 1 ve 160 ada 24 parsel sayılı taşınmazların yapılan keşif neticesinde elde edilen bilirkişi raporuyla köy içerisinde boşluk ve arsa niteliğinde olduğu saptanmıştır. Taşınmazların, belirlenen bu niteliklerine göre 3402 sayılı Kadastro Yasasının 16/A maddesinde öngörülen hizmet mallarından olmadıkları gibi, 16/B maddesinde belirtilen ve sınırlandırmaya tabi tutulması gerekli orta mallarından da olmadıkları sabittir. Buna göre, davalı köy tüzel kişiliğinin bu taşınmazlarda mülk edinmeyi sağlayıcı nitelikte ekonomik gayesine uygun olarak zilyetliği bulunmadığına göre 3402 Sayılı Yasanın 14.maddesi hükümlerinin köy lehine gerçekleşmediği ve nitelikleri tibirayle aynı yasanın 18/1.maddesi kapsamında bulunduğu gözetilerek bu parseller yönünden davanın kabul edilmesi gerekirken reddine karar verilmiş olması da doğru değildir.
Tarafların, temyiz itirazları açıklanan nedenlere hasren yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.