Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1488 Esas 2011/7325 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1488
Karar No: 2011/7325
Karar Tarihi: 21.06.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1488 Esas 2011/7325 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/1488 E.  ,  2011/7325 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : GAZİANTEP 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 07/10/2010
    NUMARASI : 2008/151-2010/477

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakanları F..."nın mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak dava konusu toplam 24 parça taşınmazını davalılara satış yoluyla temlik ettiğini ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptal, tescil isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, 2347 ve 3095 parseller hakkında açılan davanın vazgeçme nedeniyle reddine, 3706 parsele yönelik davanın sehven açılması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, 2439 parsel yönünden ise kayıt maliki H."ın kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından reddine diğer taşınmazların mirastan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak davalılara temlik edildiği gerekçesi ile davacıların miras payları oranında tapularının iptali ile tesciline karar verilmiştir.
    Karar, davalılar N... ve İ... M... vekili ile davalı S... Vekili tarafından süresinde N... Ve İ... M... Vekilince duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.06.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat M... D... Geldi, temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan F...’nın maliki olduğu çekişmeye konu kabul kapsamına alınan taşınmazlardan bir kısmını oğlu S...’ye, bir kısmını kızı N...’ye, bazılarını da N...’den olma torunu İ... M... A...’a satış suretiyle temlik ettiği, davacıların anılan bu temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amacı ile ve muvazaalı olarak gerçekleştirildiğini ileri sürümek suretiyle açtıkları dava neticesinde mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonunda davalı İ... M... A...’ın annesi N...’nin sağ olması sebebiyle muris F...’nın mirasçısı olamayacağı, ayrıca davalılardan İ... M... A...’a yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenerek davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddiyle; bu yöne ilişkin hükmün ONANMASINA.
    N... ve S...’nin temyiz itirazlarına gelince;
    Davalılar, miras bırakanın sağlığında kendilerine taşınmaz temlik ettiği gibi aynı zamanda davacıların miras bırakanı M..."e de taşınmaz verdiğini gerçek iradesinin mal kaçırma olmayıp sağlığında paylaşım gayesi güttüğünü savunmuşlardır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26.maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
    Hal böyle olunca, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli olduğu söylenemez. Diğer taraftan, miras bırakan Fatma"nın sağlığında Gaziantep 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.12.2000 gün, 2000/7 Esas, 797 Karar Sayılı dosyası ile davaya konu edilen ve S... Temlik edilen taşınmazlarla ilgili olarak davalılardan S... aleyhine ikrah ve hile hukuksal nedenine dayalı açmış olduğu davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği, verilen kararın derecattan geçerek kesinleştiği görülmektedir. Gerçektende, söz konusu davada ileri sürülen iddiaların sübut bulmaması halinde S...’ye yapılan temliklerin gerçek satış olup olmadığı yönünde mahkemece bir irdeleme inceleme yapılmamış, eldeki dava bakımından somut olayın değerlendirilmesi cihetine gidilmemiştir.
    Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılması, miras bırakan F...’nın sağlığında davacıların miras bırakanı dahil olmak üzere tüm mirasçıları kapsar biçimde, kayda dayalı olarak bir taksim olgusunun bulunup bulunmadığının saptanması, öte yandan F..."nın davalı S... aleyhine açtığı davanın değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle kararın açıklanan nedenlerden dolayı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 21.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

     

     

    Hemen Ara