Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3893 Esas 2011/6990 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3893
Karar No: 2011/6990
Karar Tarihi: 09.06.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3893 Esas 2011/6990 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/3893 E.  ,  2011/6990 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ALAŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 03/11/2009
    NUMARASI : 2001/232-2009/325

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
    Davacılar, asıl ve birleşen iki davada; 50 parsel sayılı taşınmazın kök miras bırakanları İ... ve D.."dan olma İ... K... Adına kayıtlı iken mirasçılarından oğlu İ..."e aitmiş gibi sadece anılan oğlunun mirasçıları adlarına tescil edildiğini, böylece miras haklarının ketmedildiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil istemişlerdir.
    Birleşen diğer dosya davacıları, kayden paydaşı oldukları 50 parsel sayılı taşınmaza davalıların müdahale ettiklerini belirtip, elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalılar, aleyhlerindeki davaların reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, birleşen 2009/178 esas sayılı tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, asıl ve birleşen diğer davaların kısmen kabullerine karar verilmiştir.
    Karar, davalılar (bir.dosya davacıları) A... K.. vd. vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Asıl ve birleşen davaların bir bölümü, ketmi verese hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, birleşen diğer dava ise, elatmanın önlenmesi isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, asıl ve birleşen davaların kısmen kabul kısmen retlerine karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
    Ne varki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
    İşte bu gibi hallerde, HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
    Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek, mahkemece, kısa kararda “birleşen 2001/4E sayılı dosya davacısı A... K... tarafından davalılar H... Y.., ve A...Y... aleyhine açılan davanın reddine” karar verilmişken gerekçeli kararda bu yönde hüküm kurulmaması suretiyle kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

     

     

     

     

    Hemen Ara