15. Ceza Dairesi 2016/2577 E. , 2016/7474 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜM : 1-Dolandırıcılık suçundan, TCK"nın 158/1-f-son, 62, 52/1-2 ve 53 maddeleri uyarınca mahkumiyet
2-Sahtecilik suçundan, TCK"nın 204/1, 62 ve 53 maddeleri uyarınca mahkumiyet
Dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından sanığın mahkûmiyetine ilişkin hükümler, sanık ile müdafisi tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. maddesinde yer alan "Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır..." amir hükmü karşısında, gerekçeli kararın sanık müdafi olduğu anlaşılan Av. ... yerine sanığa tebliğ edilmesi kanuna aykırı olup, temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Sanığın, mağdur ...’tan satın almış olduğu elektrik malzemesi karşılığında suça konu 13.800,00 TL bedelli sahte çeki vermesi şeklindeki eyleminin, dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarını oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
TCK’nın 158/1-f-son maddesine göre adli para cezasının, aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, elde edilen haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde temel gün birim sayısı üzerinden belirlenip, artırım ve indirimlerin yapılmasından sonra elde edilen sonuç gün birim sayısının, 20-100 TL arasında tespit edilecek bir gün karşılığı para miktarı ile çarpılması suretiyle tayin edilmesi gerektiğinden hareketle; somut olayda, elde edilen yararın 13.800,00 TL olması nedeniyle adli para cezasının en az 1380 gün olarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, atılı suçların sübut bulmadığına ve eksik incelemeyle hüküm verildiğine ilişkin sanık ve müdafinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı Kanun"un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan haklardan, sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c. maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesine istinaden halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, anılan maddenin verdiği yetkiye istinaden sanık hakkında kurulan hüküm fıkralarından, 5237 sayılı Kanun"un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin tamamen çıkartılıp yerlerine, "5237 sayılı TCK"nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın “c” bendinde yer alan, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmesi suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.