15. Ceza Dairesi 2014/3849 E. , 2016/7473 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : TCK’nın 155/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca mahkûmiyet
Güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafi sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü.
Fransız vatandaşı olan şikâyetçinin Türkiye’de bulunan villasını satmasını istediği tanık...’nın evin anahtarını sanığa verdiği, sanığın da evi eşyalarıyla birlikte satması gerekirken, taşınmazın içerisinde bulunan koltuk takımı, buzdolabı ve çamaşır makinası gibi eşyaları alarak götürdüğünün iddia edildiği olayda;
Sanığın aşamalardaki tüm savunmalarında, atılı suçlamaları kabul etmemesi ve yargılama aşamasında dinlenen tanık ...’in beyanlarında, evin eşyalarının boşaltılması sırasında bulunan kamyona ait plakayı not ettiğini, ayrıca satılık tabelasındaki telefon numarasını aradığını belirtmesi ve söz konusu levhadaki numaranın soruşturma aşamasında dinlenen ... tarafından kullandığının anlaşılması karşısında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeksizin ortaya çıkarılması bakımından ...’nın tanık sıfatıyla ifadelerine başvurularak, anahtarı başka kişilere de verip vermediği, sanığın savunmasında geçen ... emlakçının kim olduğu, diğer emlakçılarda anahtar bulunup bulunmadığının sorulması ile ismini verdiği kişilerin ifadelerine başvurulması, ayrıca tanık...’nın yeniden ifadelerine başvurulup, kamyon plakasını bilip bilmediği ve şoförü tanıyıp tanımadığı hususları sorulup, verdiği bilgiler doğrultusunda, kamyon şoförünün beyanlarına başvurularak, eşyaların taşınması konusunda kiminle anlaştığı, eşyaları nerede indirdiği konuların açıklığa kavuşturulması yanı sıra ...’nun tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulup, yönetici...’nın kendisini arayarak bilgi verip vermediği, kendisinde yedek anahtar bulunup bulunmadığı, telefonunu diğer çalışanlar ya da sanığın kullanma durumunun olup olmadığı, ayrıca suç tarihinde ev ve eşyalarının sigortalı olup olmadığı hususlarının da araştırılmasından sonra toplanan delillerin karar yerinde ayrıntılı şekilde tartışılması suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
1-5237 sayılı TCK"nın 155/1. maddesinde, hapis cezasının yanında adli para cezasının da öngörülmüş olmasına rağmen, sanık hakkında adli para cezasına hükmedilmemesi,
2-5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin (1), (2) ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi"nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve 2014/140-2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle koşullarının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması ile aynı kanun maddesinin “c” bendinde yer alan haklardan, sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c. maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesine istinaden halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 10.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.