Esas No: 2011/5983
Karar No: 2011/6712
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5983 Esas 2011/6712 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : UŞAK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2011
NUMARASI : 2010/129-2011/25
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanlarının paydaşı olduğu 1 parsel sayılı taşınmazın, davalı tarafından dava dışı mirasçı ile yapılmış kira sözleşmesine dayalı olarak kullanıldığını, pay ve paydaş çoğunluğuna dayanmayan kira sözleşmesinin geçersiz olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, kira sözleşmesine dayalı olarak kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların murisinin hissesinin zeminde belli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza fuzuli işgal nedenine dayalı elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, davalı çekişme konusu taşınmazı kira ilişkisine dayalı olarak kullandığını savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 1 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazın, davacıların miras bırakanı İ... İle, dava dışı kişi adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, mirasçılardan dava dışı N... tarafından 18.01.2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile davalıya kiraya verildiği, davacılar adına kira bedeli adı altında PTT vasıtasıyla gönderilen bedellerin davacılar tarafından alınmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, taşınmazın kiraya verilmesi önemli idari tasarruflardan olup, TMK’nun 691. maddesi uyarınca pay ve paydaş çoğunluğu ile yapılması zorunludur. Olayda bu kural gerçekleşmediği gibi, kira bedeli adı altında gönderilen bedellerin davacılarca alınmamış olmasından sözleşmeye karşı çıktıkları anlaşılmaktadır. Sözleşmenin yapılış tarihi ile dava tarihi arasında kira ilişkisinin onaylandığının kabulünü gerektirecek bir süre de geçmiş değildir. Öte yandan, TMK’nun 688. maddesi uyarınca her paydaş, kendi payı bakımından malikin hak ve yükümlülüklerine sahip olduğu gibi, taşınmazın her zerresinde payı oranında hak sahibidir. Aynı yasanın 683/2. maddesi uyarınca malik, taşınmazı haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü haksız elatmanın önlenmesini dava edebilir.
Somut olayda, davacıların miras bırakanı paydaş olup, terekesi elbirliği ile mülkiyetine tabidir. TMK’nun 702/4. maddesi ortaklardan her biri topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanacağını öngörmüştür. Davacılar da mirasçı olduklarına göre eldeki davayı açmakta hak, yetki ve hukuki yararları bulunduğu kuşkusuzdur.
Yukarıda belirtilen somut olgular ve ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacıların, temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.