Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5786 Esas 2011/6688 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5786
Karar No: 2011/6688

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5786 Esas 2011/6688 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, miras bırakanın davalı çocuklarına mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı temlik yaptığını ileri sürerek tapuların iptal ve tescilini istemiştir. Mahkeme davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Dairece verilen karar bozulmuş, bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya incelendiğinde muris muvazaasına dayalı iptal ve tescil isteği olduğu görülmüştür. Yargıtay içtihatlarına göre muvazaa niteliği itibariyle nisbi muvazaa türüdür ve miras hakkının çiğnenmesi durumunda dava açılabilir. Dosya içeriğine göre dava konusu taşınmazın bedelsiz temlik edildiği anlaşılmıştır. Dava dışı mirasçılarının da kabul kapsamına alınması doğru değildir. Kararda geçen kanun maddeleri: Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddeleri.
1. Hukuk Dairesi         2011/5786 E.  ,  2011/6688 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ÇEŞME ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 13/01/2011
    NUMARASI : 2010/351-2011/10

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakanı M..."nın dava konusu 1301 parsel ile 1309 parselin 1/2"sini davalı çocuklarına mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı temlik ettiğini ileri sürerek, tapuların miras payı oranında iptal ve tescilini istemiştir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, Dairece;"kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olduğu gerekçesiyle" bozulmuş, bozma ilamına uyularak, davanın kısmen kabulüne karar  verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi   raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar  verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; tarafların ortak miras bırakanı M..."nın dava konusu 1301 parsel sayılı taşınmazı 23.10.2000 tarihinde davalı A..."ye satış suretiyle temlik ettiği, 1309 parseldeki 1/2 payını ise 26.8.2003 tarihinde davalı P..."ye devrettiği anılan parselin 8.2.2008 tarihinde imar görerek davalı P..."nin 1-2-3-5-6-7 nolu imar  parsellerinde 1/2 paydaş olduğu anlaşılmaktadır.
    Davacı, davalılara yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payı oranındaki iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, mahkemece verilen hüküm "kısa karara çelişkili biçimde gerekçeli karar yazılmasının doğru olmadığı" gerekçesiyle Dairece bozulmuş, bozmaya uyulduktan sonra bu kez 1301 parsel yönünden önceden verilen kabul kararının aleyhine temyiz bulunmadığından kesinleştiği gerekçesiyle yeniden karar  verilmesine yer olmadığına karar  verildiği görülmektedir.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda  yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay  sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. 
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; dosya içinde tüm mirasçıların imzaladığı 20.2.2007 tarihli "protokol" başlıklı belge örneği incelendiğinde; dava konusu 1301 parsel sayılı taşınmazın bedelsiz temlik edildiği izlenimi uyanmaktadır.
    Öte yandan, dava konusu 1309 parsel sayılı taşınmazın imar uygulamasına tabi tutularak davalı Penbe"nin yeni imar parsellerinde paydaş olduğu sabit olup, 1309 parsel yönünden kurulan hükmün infaza elverişli olmadığının gözetilmemesi doğru olmadığı gibi, istek aşılmak suretiyle dava dışı mirasçılarında kabul kapsamına alınması doğru değildir.
    Hal böyle olunca, belirlenen olgular yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirilerek bir karar  verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,   06.06.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


     

    Hemen Ara