Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3648 Esas 2011/6576 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3648
Karar No: 2011/6576

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3648 Esas 2011/6576 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/3648 E.  ,  2011/6576 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA 19. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 11/11/2010
    NUMARASI : 2009/235-2010/359

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kayden  mirasbırakanı adına  kayıtlı  olan  5913  ada  4  parsel  sayılı  taşınmaza  komşu 5  sayılı  parsel  maliklere  davalılar  M... Ve  Y... Y..."ın  binasının  taşkın  olduğunu, diğer  davalıların  ise  taşkın  kısımdaki  dükkanı  adı  geçen   davalılarla  yaptıkları  kira  sözleşmesi  gereği  kiracı  olarak   kullandıklarını  ileri  sürüp; elatmanın  önlenmesi, yıkım ve  ecrimisil  isteklerinde  bulunmuştur.
    Davalılar,Y.ve  M...  Y..., binanın  kadastral  parsele  yıllar  önce  inşa  edilmiş  olup,  taşkınlığın  söz  konusu   olmadığını, imar  uygulaması  sonucu  taşkınlık  meydana  gelmişse  yapı  bedellerinin  ödenmesi  gerektiğini,  ecrimisil  talebinin  de  yerinde olmadığını  belirtip, davanın  reddini  savunmuşlardır.
    Davalı M... S..., davalılar  Y... ve M... "in  kiracı  olup, aleyhinde  dava  açılmasının  haksız   olduğunu beyan  ederek  davanın  reddini  istemiş, diğer  davalı davaya  yanıt  vermemiştir.
    Makmemece, taşkınlığın  İmar Kanununun  18. Maddesinden  kaynaklandığı  gerekçesiyle  bedel  depo   edildiğinde  elatmanın  önlenmesi  ve  yıkım, ecrimisil isteminin  reddine  karar  verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 5913 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davacının ve dava dışı kardeşlerinin miras bırakanı O... Z.. Adına kayıtlı olduğu ve kayıtta “eski eserdir - korunması gerekli taşınmaz 1.gruptur” beyanının bulunduğu, komşu aynı ada 5 sayılı parselin ise kayden davalılara ait olup, kaydında “bu parsel üzerindeki binanın bir kısmı imar 5913 ada 4 parsel üzerinde kalmaktadır” beyanının yer aldığı, anılan taşınmazların imar uygulaması sonucu oluşturuldukları anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne varki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı,  üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
    Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 
    298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
    Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.   
    Somut olayda, mahkemece yukarıda değinilen ilkeler doğrltusunda yeterli araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Öncelikle; davacıya ait taşınmazın çap kaydındaki şerhin, taşkın binalara ait olup olmadığı açık bir biçimde ortaya çıkarılmadığı gibi, yine davalıların taşınmazının çap kaydındaki taşkın bina şerhinin hangi binaya ait olduğu da kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıkça belirlenmemiştir.
    Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, taraf taşınmazların kayıtlarındaki şerhlerin aidiyetlerinin saptanması, şerhlerin dayanakları olan belgelerin getirtilerek, gerektiğinde yerinde yeniden uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak uygulanması ve keşfi izlemeye yeterli ve denetime elverişli rapor temin edilmesi, yıkım konusunda Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan da görüş alınması zorunluluğunun gözetilmesi, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilmesi doğru değildir.
    Kabule göre de, mahkemece kaim bedelin mahkeme veznesine depo ettirilmesinden sonra elatmanın önlenmesi ve yıkım kararı verilebileceği gözetilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması da isabetsizdir.
    Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin  harcın temyiz  edrene  geri  verilmesine, 02.06.2011  tarihinde  oybirliğiyle  karar   verildi. 

    Hemen Ara