Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5837 Esas 2011/6556 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5837
Karar No: 2011/6556

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5837 Esas 2011/6556 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/5837 E.  ,  2011/6556 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SİLİFKE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 21/12/2010
    NUMARASI : 2010/81-2010/654

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, davalılar ile birlikte paydaşı bulunduğu 109 parseldeki payını davalıların ekip biçmek suretiyle işgal ettiklerini ileri sürüp, elatmanın önlenmesini istemiştir.
    Davalılar, yanıt  vermemişlerdir.
    Mahkemece, anlaşmazlığın ancak ortaklığın giderilmesi davası açılarak giderilebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar  verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar  verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 331 ada 109 parsel sayılı taşınmazın 5000/12929 payının davacı adına, 7929/12929 payının davacının ve davalıların miras bırakanı Ahmet Akan adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
    Davacı, paydaşı bulunduğu taşınmazda kullanabileceği bir yer olmadığını, kendi payını da davalıların ekip biçtiklerini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
    Taşınmaz paylı mülkiyet hükümlerine tabi olduğuna göre; taraflar arasındaki çekişmenin T.M.K."nun paylı mülkiyet hükümlerinin uygulanmak  suretiyle çözümleneceği açıktır.
    Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz.  Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahde vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. 
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince; dava konusu 331 ada 109 parsel sayılı taşınmazın tarla vasfında ve sürülü vaziyette bulunduğu, davalılar  tarafından ekilip biçilmek suretiyle kullanıldığı, davacının taşınmazda kullandığı bir bölüm bulunmadığı gibi kullanabileceği bir yerin de olmadığı görülmektedir.
    Buna göre, dosya kapsamı yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde davacı yönünden intifadan men olgusunun gerçekleştiği kabul edilmelidir.
    Hal böyle olunca, davacının payı oranında davanın kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar  verilmesi doğru değildir.
    Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.06.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


     

    Hemen Ara