Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5949 Esas 2011/6506 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5949
Karar No: 2011/6506

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5949 Esas 2011/6506 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/5949 E.  ,  2011/6506 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 28/12/2010
    NUMARASI : 2010/88-2010/422

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı vakıflar idaresi, çekişme konusu 2811 ada 4 parsel sayılı vakıf taşınmazın mutasarrıfının gaip olması nedeniyle 10 yıldan fazla süredir kayyımla idare edildiğini ileri sürerek mutasarrıfının gaipliğine ve taşınmazın vakfı adına tescilen karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Kayyım, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, subut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı Kayyım vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, vakıflar idaresi tarafından kayyum aleyhine açılan mutasarrıfının gaip olması nedeniyle çekişmeli taşınmazın vakfı adına tesciline ilişkindir.
    Gerçekten mahkemece, aslı Harameyn Muhteremeyn Vakfına ait taşınmazın 12.5.1967 tarihli kayda istinaden 27.3.1940 tarihi ile tamamı H... oğlu A... R... adına kayıtlı ve bu şahsın iki kez yapılan ile gaip olduğu belirlenerek gaipliğine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Öte yandan kayyumluk süresinin sona erdiği de tartışmasızdır.
    Ancak, A... R...adlı kişi için ilanlar yapılmış; taşınmazın bulunduğu yer Tapu ve Emniyet Müdürlüğü aracılığı ile açık kimliği, adresi araştırılmış ise de bu kişinin mirasçısının bulunup bulunmadığı ve varsa yitik yada kaçak olup olmadıkları üzerinde durulmamıştır.
    Bilindiği üzere 2762 sayılı Vakıflar Yasası 5.6.l935 tarihinde kabul edilmiş, 13.6.1935 tarihinde yayınlanmış, 6 ay sonra 13.12.1935 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. Söz konusu kanun ile vakıf taşınmazların icareteyn ve mukataya bağlanması yasaklanmış. daha önce kurulmuş bu tür vakıfların tasfiyesi yoluna gidilmiştir. Söz konusu yasanın özellikle 27,29 ve 30 maddelerinde özetle (.. mukataalı toprakların ve icareteynli taşınmazların mülkiyetinin yirmi misli bir taviz karşılığında mutasarrıfına geçirileceği on yıl içerisinde taviz vermek yoluyla icareteyn veya mukataa kayıtları terkin edilmemiş olanların mülkiyetinin ise on yıl sonunda kendiliğinden mutasarrıfına geçeceği ve vakfın hakkının ivaza dönüşeceği ) hükme bağlanmıştır. Görülen luzüm üzerine 13.6.1945 tarih 4755 sayılı yasa ile bu süre 13.12.1955 tarihine kadar on yıl daha uzatılmıştır. Anılan bu vakıf yasalarının hükümlerine göre taviz bedeli ödendikten veya taviz bedeli ödenmese dahi öngörülen yirmi yıllık süre geçtikten sonra vakıf taşınmazların tam mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş, diğer bir söyleyişle vakıf taşınmaz özel mülk, mutasarrıf malik olmuştur. Mutasarrıf iken malik olan kişilerin mirasçı bırakmadan ölmeleri üzerine taşınmazları M.K"nun 501. (eski 448.Md.) maddesi uyarınca son mirasçı sıfatıyla Hazineye kalmıştır. Ancak, yasa koyucu öncesi vakıf olan taşınmazların vakfına (aslına)dönmesini daha uygun görmüş,bazı ayrıcalıklar dışında, Hazineye intikal yolunu kapatmak istemiştir. İşte bu nedenle 22.9.1983 tarih 2888 sayılı yasanın 2. maddesiyle 2762 sayılı Yasanın 29. maddesini değiştirip ayrıca ikinci bir fıkra ekliyerek Medeni Kanunun 501.maddesinin Hazinenin mirascı olacağı yönündeki genel hükmünden ayrılmış " mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu yasanın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edipte bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunanlar ayrık bırakılarak işlenmemiş olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği " kuralını getirmiştir. Yukarıda belirtilen yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, 2888 sayılı yasanın yürürlük tarihi 24.9.1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazine üzerine oluşan tapu kayıtlarının iptal edilememesi içinde; taşınmazın önce mutasarrıfına geçip özel mülk haline gelmesi, mal sahibinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve 2888 sayılı yasanın yürürlüğünden önce tapuda Hazine üzerine yazılması gibi üç koşulun gekçekleşmesi gerekmektedir.
    Aynı şekilde mutasarrıfı kaçak ve yitik kişi durumuna düşen taşınmazların mülkiyetinin de metruken vakfına dönmesi asıl olup hiçbir surette Hazineye geçmesine yasal olanak yoktur.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bütün bu yasal düzenlemeleri içerin 2762 Sayılı Vakıflar Kanunu 27.2.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı Yasanın 80.maddesi ile iptal edilmiş ve yeni 5737 Sayılı Yasanın 17.maddesi ile “ Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk ve mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” düzenlemesine yer verilmek suretiyle taşınmazların Hazineye intikal yolunu kapatmış bulunmaktadır. Esasen, anılan bu hükmün kamu düzeniyle ilgili kazanılmış hakları bertaraf etmeyeceği tartışmasız olup, çekişmelerde bu hususun gözardı edilemeyeceği de kuşkusuzdur.
    Hal böyle olunca,mutasarrıf (kayıt maliki) A... R..."in resmi kayıtlarla nüfus idaresinden alınacak cevaplarda değerlendirilmek suretiyle mirasçısının bulunmadığı var ise yitik yada kaçak olup olmadığının araştırılması ondan sonra 5737 sayılı Yasanın 17.maddesinin gözetilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
    Davalının, temyiz itirazı yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 01.06.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


     

    Hemen Ara