Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4943 Esas 2011/6450 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/4943
Karar No: 2011/6450

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4943 Esas 2011/6450 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/4943 E.  ,  2011/6450 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ARAKLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 22/07/2010
    NUMARASI : 2009/116-2010/212

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, 102 ada, 47 ve 45 parsel, 101 ada, 76 parsellerde kayıt maliki olduklarını, davalıların parselleri ile aralarından geçen patika yol boyunca arazinin eğimi nedeniyle akan yağmur sularının yönünün davalılar tarafından değiştirildiğini, suyolunun kapatıldığını, böylelikle suyun arazilerinin içinden geçmesine neden olduklarını, biriken yağmur sularının arazide heyelana neden olduğunu, fındık bahçesinin zarar gördüğünü, tarımsal faaliyette bulunulamadığını ileri sürerek, su yolunun eski hale getirilerek elatmanın önlenmesine ve 7.000,00.-TL. zararın tazminine karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuştur. 
    Mahkemece; iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve zararın tazmini isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece; iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacılara ait taşınmazlar ile davalıların taşınmazları arasında kot farkı bulunduğu, taşınmazlar arasındaki patika yol boyunca iki taraflı tahliye edilen yağmur sularının davalı tarafından yol üzerine döşenen borularla tek taraflı tahliye edilmeye çalışıldığı ve devamında da kanalın toprak dolgu ile kapatıldığı, üzerinin asfaltlandığı, bu çalışma üzerine yağmur sularının davacı taşınmazına aktığı kot farkı nedeniyle de arazide birikmeye, toprak kaymasına yol açtığı anlaşılmaktadır.
    Açıklanan bu olgular dikkate alındığında taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun komşuluk hukukuna ilişkin 737 ve devam eden maddeleri gereğince çözüme kavuşturulması gerekeceğinde kuşku yoktur. 
    Komşuluktan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde gözetilmesi gereken ilkelerden birisi de komşu taşınmaz maliklerinin mülkiyetten kaynaklanan haklarını kullanırken bu haklarında karşılıklı fedakârlıklarda bulunmaları gerekeceği dikkate alındığında çekişmenin çözümünde fedakârlığın olaya en uygun düşecek şekilde denkleştirilmesi asıldır. Başka bir deyişle, her taşınmaz maliki komşuluk hukukundan doğan hak ve yetkilerini kullanırken gerekli işlere ve doğan zararın giderilmesine kendi yararlanması oranında katılmakla yükümlüdür.
    Bilindiği gibi Türk Medeni Kanununun 742.maddesi uyarınca, taşınmaz maliki üst taraftaki araziden kendi arazisine doğal olarak akan suların ve özellikle yağmur, kar ve tutulmamış kaynak sularının akışına katlanmak zorundadır. Komşulardan hiçbiri, suların bu akışını diğerinin zararına değiştiremez.  
    Aynı yasanın 743.maddesi 1.ve 2.fıkrası gereğince de “bir arazisinin suyu öteden beri alt taraftaki araziye doğal bir şekilde akmakta ise, alt taraftaki arazi maliki, üst taraftaki araziden fazla suyun boşaltılması sırasında da bu suları... kabul etmek zorundadır. Alt taraftaki arazi maliki boşaltma dolayısıyla akan sulardan zarar görmekte ise gideri üstteki arazi malikine ait olmak üzere, kendi arazisinden yapılacak mecra ile suyun akıtılmasını isteyebilir.”
    Yanlar arasındaki çekişmenin sözü edilen yasa hükümleri gözetilmek suretiyle çözümlenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Ne varki, mahkemece anılan düzenlemelere uygun bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hal böyle olunca, uzman bilirkişiler aracılığı ile yerinde yeniden keşif yapılarak davalıların eyleminden kaynaklanan bir zararın olup olmadığının araştırılması, zararın varlığının belirlenmesi halinde sözü edilen şikayet ve zararların giderilmesi bakımından alınması gereken önlem ya da önlemlerin taraflara muzaf olarak belirlenmesi, TMK’nun 750. maddesinde öngörülen “her taşınmaz malikinin …..kendi yararlanması oranında” gerekli işlere ve giderlere katılması yükümlülüğünün de gözetilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
    Davacıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.05.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara