Esas No: 2011/5807
Karar No: 2011/6406
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5807 Esas 2011/6406 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2010
NUMARASI : 2006/470-2010/240
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakanı H..."nın 2.eşi Z..."i vekil ederek çekişme konusu bağımsız bölümlerin vekil eliyle mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak Z..."in akrabaları olan davalılara temlik edildiğini, davalılardan S..."nin de kendisine temlik edilen bağımsız bölümü yine danışıklı olarak davalı İ.."e devrettiğini ileri sürerek, tapuların miras payı oranında iptal ve tesclini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı iddiası sabit görülmeyerek davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, davacının miras bırakanı H..."nın 13 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ve 3 nolu bağımsız bölümleri 2.eşi Z..."i vekil ederek davalılara temlik ettiği görülmektedir.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır.
Öte yandan, miras bırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını, mirasçıları arasında hoş görü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı? yoksa mal kaçırma amacın mı? üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur.
Somut olaya gelince; miras bırakan H..."nın çekişmeli taşınmazları 2.eşi Z..."i vekil ederek Z..."in akrabalarına satış suretiyle temlik edildiği dinlenen tanık beyanlarından, temlik edilen taşınmazların kiralarını ölene kadar murisin aldığı, kayıt maliki davalıların taşınmazları tasarruf etmediği, temlik değerleri ile gerçek değerler arasında aşırı fark olduğu anlaşılmaktadır. Belirlenen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, davalılara yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddedilmiş olması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.