Esas No: 2011/2593
Karar No: 2011/6264
Karar Tarihi: 26.05.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/2593 Esas 2011/6264 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : DOĞUBAYAZIT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2010
NUMARASI : 2008/394-2010/369
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 559 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 562 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarını taraflar arasında düzenlenen harici protokol gereğince hayvan pazar yeri olarak kullanımı ve mezbahane inşaası koşullarıyla davalıya hibe ettiğini, ancak davalının bağış şartlarını yerine getirmediğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalının, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını ve bağıştan rücu şartlarının oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, süresinde ileri sürülmeyen ve muvafakat edilmeyen zamanaşımı definin gözetilemeyeceği, esasen davalının çekişmeli taşınmazları amacına uygun kullanımına engel bulunmamasına rağmen bağışlamayı sınırlayan mükellefiyetleri yerine getirmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı Belediye vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, koşullu bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının maliki olduğu çekişme konusu 562 ada 1 ve 559 ada 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlarını 19.03.2004 tarihinde hayvan pazarı yeri ve mezbahane olarak davalı belediyeye hibe ettiği ve belirtilen şartlarda kullanılmadığı takdirde belediyeden geri alınacağının akde dercedildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan; davacı tarafından davalı belediye aleyhinde “taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerden kaynaklanan cezai şarta dayalı” olarak 24.01.2005 tarihinde açılan itirazın iptali davasında; Belediye Encümeninin 14.10.2002 tarih ve 506 sayılı kararı ve 14.10.2002 ve 09.03.2004 tarihli Doğubayazıt Belediye Hayvan Pazarı ve Mezbaha Yerinin Satın Alınmasına Dair Sözleşmeler gereğince; davacının, belediyeye hibe ettiği dava konusu taşınmazların ve aynı amaçla sattığı dava dışı parsellerin fiili olarak 30.08.2004 tarihinde hayvan pazarı olarak kullanıma başlanacağı, aksi halde para cezası ödenmesinin taahhüt edilmesi nedeniyle “Belediyenin edim ve şartları yerine getirmesi” yönünde keşide ettiği 14.7.2003 tarihli ihtarnamesinden sonra yapmış olduğu icra takibine itiraz üzerine, itirazın iptali isteminde bulunduğu ve yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.10.2007 tarih ve 2005/11esas, 2007/409 sayılı kararının deracattan geçerek 02.07.2008 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
Davacı, Çekişmeli taşınmazlarını hayvan pazar yeri olarak kullanımı ve mezbahane inşası koşuluyla davalı idareye hibe ettiğini, ancak anılan şartın yerine getirilmediğini ileri sürerek eldeki davayı 23.9.2008 tarihinde açmıştır.
Bilindiği üzere; bağıştan dönme(rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye yürürlü (makable Şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece BK"nun 241. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de aynı yasanın 244/3 maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir.
Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Ayrıca amacın gerçekleşmeyeceğinin kesin biçimde anlaşılması tarihi ile bu tarihten itibaren B.K"nun 246. maddesine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme (rucu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur.
Öte yandan Borçlar Kanunun borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümleri; koşullu veya mükellefiyetli bağışlarda da gözden uzak tutulmamalı, 107. maddede sayılan özel haller dışında, sözleşmeden dönme hakkının kullanılabilmesi için mütemerrit duruma düşen bağışlanana işin özelliğine ve hayatın olağan akışına uygun bir süre tanınmalıdır.
Somut olaya gelince; taraflar arasında düzenlenen 9.3.2004 tarihli sözleşmede taşınmazların fiili olarak 30.08.2004 tarihinde hayvan pazar yeri olarak kullanıma başlanacağının öngörülmesi ve davacının bu hükme aykırılık nedeniyle 14.7.2003 tarihinde ihtarname çekerek koşulun yerine getirilmemesi halinde hibeden vazgeçeceğini bildirmesi, daha sonra cezai şarta ilişkin icra takibi başlatıp ve akabinde yukarıda açıklanan itirazın iptali davası açtığı tarihler gözetildiğinde, davacının B.K.nun 246. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme hakkını kullanmadığı, başka bir deyişle eldeki davayı hak düşürücü süre geçtikten sonra açtığı tartışmasızdır.
O halde, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.