Esas No: 2011/4753
Karar No: 2011/6170
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4753 Esas 2011/6170 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : MARMARİS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2006
NUMARASI : 2003/832-2006/295
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı hazine, davalı adına kayıtlı 160 ada 54 parsel sayılı taşınmazın kısmen kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, taşınmazın kıyıda kalan kısmının tapusunun iptali ile üzerindeki muhtesatların yıkımı isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yapılan uygulama sonucu alınan bilirkişi raporuna göre taşınmazın kısmen kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle, bu kısmın tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline, taşınmaz üzerinde muhtesat bulunmadığından yıkım talebinin reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali isteğine ilişkin olup, mahkemece 28.11.1997 tarih 5/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca belirlenen kıyı kenar çizgisine göre taşınmazın kabul kapsamına alınan bölümünün tarifi aynı yasanın 4. maddesinde yapılan kıyıda kaldığı belirlenmek suretiyle davanın kabul edilmiş olması kural olarak doğrudur.
Ne var ki, anayasanın 43. maddesi Hükmü uyarınca kıyılar kamu malı niteliğinde olup özel mülkiyete konu edilemez. Diğer taraftan Türk Medeni Kanunu’nun 999. maddesi hükmü gereğince sicil kaydının kütükten terkini icap eden nitelik taşır. Bu sebeple anılan bölümün sicil kaydının kütükten terkini gerekirken hazine adına tesciline karar verilmiş olması doğru değildir.
Diğer taraftan, yerel mahkeme kararından sonra 19.01.2001 tarihinde yürürlüğe giren ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 36. maddesine ilave düzenlemeler getiren 6099 Sayılı Yasanın 16.ncı maddesi hükmüyle kamu kurum ve kuruluşlarınca kadastro işlemlerine yönelik açılacak davalarda davalının yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağı öngörülmüş, aynı yasanın 17. maddesi hükmü ile de yasa hükmünün uygulama sürecinin infaza kadar yapılabileceği düzenlenmiştir. O halde anılan yasanın eldeki davada gözetilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, tarafların değinilen yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.