Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5219 Esas 2011/6142 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5219
Karar No: 2011/6142

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5219 Esas 2011/6142 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/5219 E.  ,  2011/6142 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : DÜZCE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 28/02/2008
    NUMARASI : 2005/671-2008/90

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakanın maliki olduğu 53 parsel sayılı taşınmazını hibe suretiyle davalıya temlik ettiğini, işlem tarihinde akli melekelerinin yerinde olmadığını, manevi cebir ile taşınmazın devrinin sağlandığını ileri sürerek, tapu iptal ve muris adına tesciline, ya da tenkise karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi  raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, ehliyetsizlik, hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal-tescil,olmazsa tenkis isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; miras bırakanın 30.1.2001 tarihinde noterde düzenlenen vekaletname ile vekil kıldığı dava dışı G... tarafından çekişme konusu 53 parsel sayılı taşınmazın 1.2.2001 tarihinde kayıtsız şartsız hibe suretiyle davalıya temlik edildiği, murisin 16.2.2001 tarihinde öldüğü, davanın tarafları ile dava dışı çocuklarının mirasçı kaldığı anlaşılmaktadır.
    Davacı, anılan işlemlerin miras  bırakanın ehliyetsizliğinden yararlanılarak  ve hile ile gerçekleştirildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Oysa, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın yeterli olduğu söylenemez.Öncelikle ehliyetsizlik iddiası yönünden taşınmazların elbirliği mülkiyetine tabi olduğu tartışmasızdır.Nitekim, davada terekeye iade  isteğinde  bulunulmuştur. 
    Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
    M.K.nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın ) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler  mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, M.K.nun 701 maddesinde (... Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. 
    M.K.nun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, nevarki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (ll.l0.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
    Somut olayda, elbirliği ( iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava  dışı ortaklar bulunmaktadır. Davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.    
    Yukarıda açıklandığı üzere davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesinde zorunluluk vardır.
    Bu koşul yerine getirildiğinde, davada ileri sürülen ehliyetsizlik  iddiasının sağlıklı bir şekilde incelenmesi gerekir.
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırdedebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir.  “Ayırtım gücü “ eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde “ yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21)
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tesbitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur.
    Bunun yanında, her ne kadar H.U.M.K.’nun 286 maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “rey ve mutaalası” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Açıklanan şekilde,yapılan inceleme sonunda miras bırakanın ehliyetli olduğu saptandığı takdirde bu kez ileri sürülen diğer  iddialar yönünden bir araştırma yapılma zorunluluğu vardır.
    Hal böyle olunca,yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle bir araştırma yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken,eksik soruşturma ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
    Davacının, temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan  nedenlerden ötürü H.U.M.K.’nun  428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  25.05.2011  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

     

    Hemen Ara