Esas No: 2011/794
Karar No: 2011/6101
Karar Tarihi: 24.05.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/794 Esas 2011/6101 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/09/2009
NUMARASI : 2007/81-2009/316
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 316 sayılı parseldeki K... Apartmanında bağımsız bölüm maliki olduğunu, komşu 336 sayılı parseldeki G... G... Apartmanının arka bahçesindeki rögarın tekniğine uygun yapılmaması nedeniyle kendi bahçelerine pis suların sızdığını ve bahçeyi kullanılmaz hale getirdiğini ileri sürmüş, gerekli önlemler alınarak muarazanın giderilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlar; diğerleri davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, keşif sonucu bilirkişilerce saptanan önlemlerin alınması suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, bir kısım davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 24.05.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden dahili davalı B... Ş... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davalı vekili Avukat ile temyiz edilen vekili Avukat gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, komşuluk hukukuna aykırılık nedeniyle oluşan muarazanın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, 336 sayılı komşu parseldeki G... G... Apartmanı"nın arka bahçesindeki rögarın tekniğine uygun yapılmaması ve aradaki beton parkenin gerektiği şekilde suya karşı yalıtılmaması sonucu rogarda toplanan yağmur suları ile atık suların oturduğu 316 sayılı parseldeki apartmanın arka bahçesine sızdığını, bahçeyi kullanılmaz ve sağlıksız bir hale getirdiğini ileri sürerek, gerekli önlemlerin alınması suretiyle muarazanın giderilmesini istemiştir.
Gerçekten de, gerek delil tespit dosyasından, gerekse keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporlarından, davalıların binasının çatı yağmur suları ile balkon yıkama sularının davacının oturduğu taşınmazın bahçesine sızarak zarara yol açtığı belirlenmiştir.
Mahkemece, bilirkişilerin bildirdiği önlemlerden 1. önlem tercih edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet, geniş haklar ve buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir deyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevler de yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik ve sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir.
O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini göz önünde tutararak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.
Tüm dosya içeriği yukarıdaki ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, bilirkişilerce bildirilen önlemlerden 2. önlemin somut olaya daha uygun ve denkleştirici olacağı kanaati ve izlenimi uyanmaktadır. Komşuluk hukukunun taraflara yüklediği katlanma yükümlülüğü de gözetildiğinde, anılan önlemin davacı tarafa yükleyeceği külfetin mahkeme kararında tercih edilmeme gerekçesi yapılması doğru değildir.
Ne var ki, 2. önlem olarak belirtilen hususun da infaza yeterli açıklık taşıdığı söylenemeyeceğinden, bu konuda ek rapor alınması zorunluluğu bulunmaktadır.
Hal böyle olunca, hükme esas alınması gereken 2. önlemin infaza yeter dercede açıklığa kavuşturulması bakımından bilirkişilerden ek rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi yerine, yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.
Öte yandan, davalılardan B... Ş..."nun, 336 sayılı parseldeki bağımsız bölümünü devrettiği yönünde temyiz dilekçesinde belirttiği savunmasının HUMK."nun 186. maddesi açısından değerlendirilmesi de zorunludur.
Davalıların temyiz itirazları değinilen hususlardan ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.